Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
get lost!
  • [INTRJ] kaybolmak: kaybol!

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
I've lost a lot of blood.
  • [PHR] kan: Çok kan kaybettim.
lost cause
  • [N] ümitsiz iş, kaybedilmiş sayılan iş
I've lost a filling.
  • [PHR] dolgu: Dolgum düştü.
I lost my glasses.
  • [PHR] gözlük: Gözlüklerimi kaybettim.
I lost my contact lenses.
  • [PHR] lens: Kontak lenslerimi kaybettim.
I lost one of my contact lenses.
  • [PHR] lens: Bir kontak lensimi kaybettim.
I lost my baggage.
  • [PHR] kaybetmek: Valizimi kaybettim.
I've lost my ticket.
  • [PHR] kaybetmek: Biletimi kaybettim.
I've lost my way.
  • [PHR] kaybetmek: Yolumu kaybettim.
lost Dinle! {lɔ:st}
  • [A] düşünceye dalmış, kaybolmuş, kayıp, mahvolmuş, şaşırmış, dalgın, kendini kaybetmiş, kaybedilmiş
be lost
  • [V] kaybolmak, ortadan kaybolmak, heba olmak
be lost on
  • [V] etkilememek, tesir etmemek
I'm lost.
  • [PHR] kaybolmak: Ben kayboldum.
lost-and-found
  • [N] kayıp eşya bürosu
Have you checked the lost-and-found?
  • [PHR] kayıp: Kayıp eşya bürosuna baktınız mı?
Where is the lost-and-found?
  • [PHR] kayıp: Kayıp eşya bürosu nerede?
You should check the lost-and-found.
  • [PHR] kayıp: Kayıp eşya bürosuna gitmelisiniz.
lost in
  • [A] dalmış
lost to
  • [A] kaybolmuş
make up for lost time
  • [V] zaman kaybını telâfi etmek