Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
bell Dinle! {bel}
  • [N] zil, çan, çıngırak, çıngırdak, taçyapraklar, korol, dalgıç hücresi, sütun başlığı gövdesi
  • [V] böğürmek, bağırmak {geyik vb.}
bell i. çan, kampana; zil, çıngırak.
bell f.

i. çıngırak veya zil takmak; böğürmek, bağırmak {geyik v.b.}; çan şekline girmek;

i. kösnüme devresinde geyiklerin çıkardlığı ses, böğürme. bell the cat tehlikeli bir işi başarmak.
bell i. çan, kampana; çan şeklinde herhangi bir şey; zil, sıngırak; den. gemide saati belirtmek için çanın vuruş sayısı. bell buoy çanlı samandıra. bell jar çan şeklindeki kavanoz. bell metal çan yapımında kullanılan bakır ve teneke karışımı bir metal. bell pull, bell rope çan ipi. bell tower çan kulesi. diving be!l dalgıç hücresi.
bell zil

Türkçe » İngilizce Yukarı
BELL PAST

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
alarm bell
  • [N] tehlike çanı
area bell
  • [N] bodrum girişi zili
answer the bell
  • [V] kapı: kapıya bakmak
bear the bell
  • [ID] yenmek, alt etmek, kazanmak
carry away the bell
  • [ID] yenmek, alt etmek, kazanmak
Does it ring a bell?
  • [PHR] hatırlamak: Bir şey hatırlatıyor mu?, hatırlamak: Bir yerden hatırlıyor musun?
ring a bell
  • [ID] bir şey hatırlatmak
bell-bottomed {'bel,bɒtəmd}
  • [A] paça: İspanyol paça
bell-bottomed trousers
  • [N] pantolon: İspanyol paça pantolon
bell buoy
  • [N] çanlı şamandıra
bell button
  • [N] zil düğmesi
bell clapper {'bel,klæpər}
  • [N] çan tokmağı
bell foundry {,bel'faʋndrı}
  • [N] çan dökümhanesi
bell glass {'belglæs}
  • [N] çan şeklinde kavanoz, fanus
bell lap
  • [N] son tur
bell metal
  • [N] pirinç
bell-mouthed {'bel,maʋɵt}
  • [A] çan ağızlı
bell pull {'belpʋl}
  • [N] çan ipi
bell push {'belpʋʃ}
  • [N] zil düğmesi
bell ringer {'bel,rıŋər}
  • [N] zangoç

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
Perşembenin gelişi çarşambadan bell atasözü * If you take a look at the way things are going today, you can get a pretty good idea of how they'll be tomorrow.