Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
stir Dinle! {stɜ:r}
  • [N] karıştırma, karışıklık, telaş, patırtı, kaynaşma, heyecan, canlılık, delik, hareketlenme, hapishane, kodes
  • [V] karıştırmak, kımıldatmak, kıpırdatmak, hareket ettirmek, oynatmak, heyecanlandırmak, uyandırmak, kımıldamak, canlanmak, uyanmak, heyecanlanmak, heyecana kapılmak
stir i. {argo} hapishane, {slang} kodes. stir crazy {argo} hapiste aklını oynatmış.
stir f. {-red,-ring}

i. karıştırmak; harekete geçirmek; yerini değiştirmek; tahrik etmek; canlandırmak; harekete geçmek kımıldamak, kalkmak; canlanmak;

i. karışıklık; gürültü, patırtı; hareket, telâş, kaynaşma, faaliyet. stir about dolaşmak. stir the fire ateşi karıştırmak. He is not stirring yet Daha kalkmadı. make a great stir aşırı heyecan uyandırmak.
stir f. {

stirred,

stirring}
1. karıştırmak: If you don´t stir it, it´ll burn. Onu karıştırmazsan dibi yanar.
2. kımıldamak.
3. heyecanlandırmak.
4. {belirli bir duyguyu} uyandırmak: It stirred his conscience. Vicdanını uyandırdı.
5. harekete geçirmek; harekete geçmek; hareketlenmek: It stirred him to action. Onu harekete geçirdi. The hens began to stir. Tavuklar hareketlenmeye başladı.

i.
1. karıştırma.
2. hareketlenme, hareket, çalkantı.
3. heyecan.
stir i.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
create a stir
  • [V] heyecan yaratmak, heyecan uyandırmak
in stir
  • [A] hapiste, kodeste
make a stir
  • [V] heyecan yaratmak, heyecan uyandırmak
stir slowly
  • [V] yavaş yavaş karıştırmak
stir up
  • [V] ayağa kaldırmak, karıştırmak, çırpmak, teşvik etmek, kışkırtmak, tahrik etmek, uyandırmak, başlatmak, heyecanlandırmak
stir one's stumps
  • [N] yürümek, kımıldamak
be stir crazy k. dili bir yerde uzun süre kapalı kaldıktan sonra bunalmış olmak.
cause/create a stir
1. heyecan yaratmak; sansasyon yaratmak.
2. herkesin ilgisini çekmek.
give s.t. a stir bir şeyi karıştırmak: Give that stew a stir! O güveci bir karıştır!
stir o.s. kalkıp bir şeyler yapmaya başlamak.
stir s.t. in bir şeyi {başka bir şeye} katmak/karıştırmak.
stir up
1. uyandırmak; sebep olmak: Are you trying to stir up a fight? Kavga mı çıkarmaya çalışıyorsun? He was trying to stir up a rebellion. Halkı ayaklandırmaya çalışıyordu.
2. heyecanlandırmak; coşturmak, galeyana getirmek.
stir up a hornet´s nest yıldırımları üstüne çekmek; arının yuvasına çöp dürtmek.
stir up trouble fesat karıştırmak, olay çıkarmak, ortalığı karıştırmak.
be stir crazy * bir yerde uzun süre kapalı kaldıktan sonra bunalmış olmak.
cause a stir * heyecan yaratmak; sansasyon yaratmak. * herkesin ilgisini çekmek.
create a stir * heyecan yaratmak; sansasyon yaratmak. * herkesin ilgisini çekmek.
give something a stir * bir şeyi karıştırmak.
stir oneself * kalkıp bir şeyler yapmaya başlamak.
stir something in * bir şeyi {başka bir şeye} katmak/karıştırmak.