on alternate days |
|
|
end one's days |
- [V] yaşamının son günlerini yaşamak, son günlerini geçirmek
|
|
fall on evil days |
- [ID] düşmek, sıkıntıya düşmek, dara düşmek, şanssızlığa uğramak, zor günler geçirmek
|
|
for days |
- [ADV] günlerce, günlerdir
|
|
I'll stay here for 2 days. |
- [PHR] gün: Burada 2 gün kalacağım.
|
|
in these days |
- [ADV] bu günlerde, son zamanlarda
|
|
in this days |
|
|
student days |
|
|
these days |
- [N] son zamanlar, bugünler
|
|
those days |
|
|
those were the days |
- [PHR] hey gidi günler, neydi o günler
|
|
dog days |
{'dɒgdeız}
- [N] en sıcak yaz günleri, bunaltıcı sıcaklar
|
|
ember days |
- [N] üçer günlük dört mevsim orucu
|
|
I'd like to extend my stay for a few days. |
- [PHR] uzatmak: Ziyaret süremi birkaç gün daha uzatmak istiyorum.
|
|
first days of a month |
|
|
halcyon days |
{'hælsıən,deız}
- [N] rahat ve huzurlu günler, altın çağ, kışdönümündeki on dört günlük durgun havalı süre
|
|
lay days |
{'leı,deız}
- [N] yükleme ve boşaltma süresi
|
|
nine days' wonder |
- [N] kısa sürede unutulan şey, heves
|
|
his days are numbered |
|
|
one of these days |
- [ADV] günlerden bir gün, o günlerin birinde
|
|