Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
lose Dinle! {lu:z}
  • [V] kaybetmek, kaçırmak, kaybolmak, heba etmek, mahrum etmek, azıtmak, geri kalmak
lose f .{lost} kaybetmek, yitirmek, zayi etmek; kaçırmak, elden kaçırmak; şaşırmak; azıtmak; kaybolmak; mahrum olmak; mağlup olmak. lose face itibarını kaybetmek. lose ground geri çekilmek, mevkiini kaybetmek. lose oneself kendini kaybetmek, kendinden geçmek. lose oneself in zihnini tamamen işgal etmek, dalmak. lose ones temper kızmak. lose out kazanamamak. lose sight of gözden kaybetmek; unutmak. lose the way yolu şaşırmak.
lose f. {lost}
1. kaybetmek, yitirmek; kaybettirmek.
2. kaçırmak, elden kaçırmak.
3. yenilmek, kaybetmek: ´´Did your team win?´´ ´´No, it lost.´´ ´´Sizin takım kazandı mı?´´ ´´Hayır, kaybetti.´´
4. tic. zarar/ziyan etmek.
5. {saat} geri kalmak.
lose lose luz Fiil (D) lost * yitirmek, kaybetmek. * kaçırmak, elden kaçırmak. * şaşırmak. * {saat} geri kalmak. * yenilmek, kaybetmek: "Did your team win?" "No, it lost." "Sizin takım kazandı mı?" "Hayır, kaybetti."
lose .{lost} kaybetmek, yitirmek, zayi etmek; kaçırmak,

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
lose one's balance
  • [V] dengesini kaybetmek, ruhsal dengesi bozulmak
lose one's bearings
  • [V] yolunu kaybetmek, kaybolmak, ne yapacağını bilememek
lose consciousness
  • [V] kendinden geçmek, bayılmak, kendini kaybetmek
lose face
  • [ID] bozulmak, bozum olmak, rezil olmak, mahçup olmak, yüzü kalmamak
lose favor
  • [ID] pabucu dama atılmak
lose in gambling
  • [V] kumarda kaybetmek
lose heart
  • [V] cesaretini kaybetmek, cesareti kırılmak
lose one's heart to smb.
  • [ID] gönül vermek, gönlünü kaptırmak, aşık olmak
lose a good opportunity
  • [V] fırsat kaçırmak
lose control
  • [V] kontrolünü kaybetmek
lose ground
  • [ID] gerilemek, önemini yitirmek
lose oneself
  • [V] kendini kaybetmek, kendinden geçmek
lose oneself in
  • [V] dalmak
lose one's head
  • [ID] paniğe kapılmak
lose out
  • [V] kazanamamak, kaybetmek, başaramamak, kaybolmak
lose sight of
  • [V] gözden kaybetmek
lose the way
  • [V] yolu şaşırmak
lose one's nerve
  • [V] ürkmek, cesaretini kaybetmek
lose one's power
  • [V] kuvvetten düşmek
lose one's reason
  • [V] aklını kaçırmak