Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
part-time Dinle! {,pɑ:rt'taım}
  • [A] yarım günlük, part time
part-time s. parttaym.
part-time part-time part'taym Sıfat * parttaym.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
act a part
  • [V] rol almak, rol oynamak
act one's part
  • [V] üzerine düşeni yapmak
time after time
  • [ADV] tekrar tekrar, defalarca
What time does the last bus for the airport leave?
  • [PHR] havalimanı: Havalimanı için son otobüs saat kaçta kalkıyor?
allow time
  • [V] zaman ayırmak
all-time Dinle! {,ɔ:l'taım}
  • [A] en, diğerlerinden üstün, tam günlük
all-time high
  • [N] en yüksek seviye
all-time low
  • [N] en düşük seviye
What time will we arrive?
  • [PHR] varmak: Saat kaçta varacağız?
ask the time
  • [V] saat: saati sormak
What time do we get back?
  • [PHR] dönmek: Saat kaçta dönüyoruz?
What time is he expected back?
  • [PHR] dönmek: Ne zaman döner?
bang on time
  • [ADV] tam zamanında, dakika: dakikası dakikasına
bear a part in
  • [V] rol almak
beat time
  • [V] tempoyu vurmak
the best part of
  • [ADV] çoğu, büyük bölümü
bide one's time
  • [V] fırsat kollamak, uygun zamanı beklemek
big-time Dinle! {'bıg,taım}
  • [A] önemli, yüksek rütbeli
bit part
  • [N] küçük rol
black part
  • [N] siyahlık

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
part time
  • [A] part-time
part time çalışan kimse
  • [N] part timer
prime time
  • [N] prime time
body part
1. any part of an organism such as an organ or extremity.
in real time
1. immediately: without delay or hesitation; with no time intervening; "he answered immediately"; "found an answer straightaway"; "an official accused of dishonesty should be suspended forthwith"; "Come here now!".
on-time
1. An obscure term, meaning unknown .
2. Officially defined as a service that arrives betwen 59 seconds prior and 5 minutes, 59 minutes after the timetabled time .
part time çalışan kimse part timer n.