İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
| whale |
{weıl}
- [N] balina
- [V] balina avlamak, sert davranmak, dövmek, pataklamak
|
|
| whale |
i.
f. balina, zool .Cetacea; k.dili. çok iyi şey, çok buyük şey;
f. balina avlamak. a whale of a hayli, pek çok, oldukça. whale fishery balina avcılığı; balina avlanan yer. whale oil balina yağı .whaler i .balina avcısı; balina avlama gemisi. whaling
i.s. balina avı;
s. {argo} kocaman. |
|
| whale |
f. k.dili. dövmek, dayak atmak, kamçılamak, kırbaçlamak. whaling
i. dayak. |
|
| whale |
f. k. dili 1. dövmek. 2. kuvvetli bir şekilde vurmak. 3. out kuvvetli bir şekilde vurarak çıkarmak: She was whaling the dust out of the carpets. Halılara pat pat vurarak tozunu çıkarıyordu. |
|
| whale |
i. {çoğ.
whales/whale} zool. balina. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| killer whale |
|
|
| sperm whale |
{'spɜ:rm,weıl}
- [N] ispermeçet balinası, kaşalot
|
|
| throw a sprat to catch a whale |
- [ID] kaz gelecek yerden tavuk esirgememek
|
|
| a whale of |
- [A] çok, büyük: çok büyük
- [ADV] oldukça
|
|
| a whale of a fellow |
- [N] çam yarması, iri kıyım adam
|
|
| a whale of a lot |
|
|
| be a whale at |
- [V] otorite olmak, iyi anlamak, ustası olmak
|
|
| be a whale for |
- [ID] delisi olmak, sevmek: çok sevmek, düşkünü olmak
|
|
| be a whale on |
- [ID] delisi olmak, sevmek: çok sevmek
|
|
| have a whale of time |
- [ID] iyi vakit geçirmek, eğlenmek: çok eğlenmek
|
|
| whale calf |
- [N] balina yavrusu, yavru balina
|
|
| whale fishery |
{weıl'fıʃərı}
- [N] balina avcılığı, balina avlanan yer
|
|
| whale oil |
{'weılɔıl}
|
|
| a whale of a |
k. dili 1. çok büyük: a whale of a difference çok büyük bir fark. 2. müthiş, dehşet, çok güzel: a whale of a novel müthiş bir roman. |
|
| have a whale of a time |
k. dili çok eğlenmek. |
|
| have a whale of a time |
k. dili çok eğlenmek. |
|
| whale in and ... |
gayretle {bir işe} başlamak: She whaled in and fixed supper for the whole push of ´em. Kalkıp onların hepsine akşam yemeği hazırladı. |
|
| a whale of a |
* çok büyük:
a whale of a difference
çok büyük bir fark.
* müthiş, dehşet, çok güzel:
a whale of a novel
müthiş bir roman. |
|
| have a whale of a time |
* çok eğlenmek. |
|
| whale in and ... |
* gayretle {bir işe} başlamak:
She whaled in and fixed supper for the whole push of 'em.
Kalkıp onların hepsine akşam yemeği hazırladı. |
|
|
|