İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
follow |
{'fɒləʋ}
- [N] bilardoda bir vuruş
- [V] izlemek, takip etmek, uymak, dinlemek, sürdürmek, sonra gelmek, sonucu olmak, dolayı olmak
|
|
follow |
f.
i. takip etmek, izlemek; mesleğinde çalışmak; kovalamak, peşini bırakmamak, arkasından yetişmeye çalışmak; uymak, taklit etmek, örnek almak; sonucu olmak, anlaşılmak, çıkmak;
i. takip, izleme. follow after peşinden gitmek, takip etmek. follow ones nose dosdoğru gitmek. follow out {bir işi} sonuna kadar götürmek. follow suit iskambil aynı cinsten oynamak; bir kimseyi kendine örnek almak. follow the hounds köpek kullanarak atla ava gitmekb follow the sea denizci olmak. follow through başladığına devam edip sonuca bağlamak; tenis veya golf oyununda topa vurduktan sonra raket veya sopayı sallamaya devam etmek. followthrough
i. devam, tamamlanma. follow up takip etmek, izlemek, kollamak; tamamlamak. followup
i. takip etme; takip etmede kullanılan herhangi bir şey. as follows böylece; aşağıda gösterildiği şekilde. It follows from this that... Bundan da anlaşıldığı gibi, binaenaleyh. |
|
follow |
f. 1. takip etmek, izlemek. 2. anlamak, kavramak. |
|
follow |
fol.low
fal'o
Fiil
* takip etmek, izlemek.
* anlamak, kavramak. |
|
follow |
takip etmek, izlemek; mesleğinde çalışmak; kovalam |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
follow one's bent |
- [V] yeteneği olan işi yapmak, sevdiği işi yapmak
|
|
Follow me, please. |
- [PHR] takip: Lütfen beni takip edin.
|
|
it does not follow |
- [PHR] bir dediği bir dediğini tutmuyor, birbirini tutmuyor
|
|
follow about |
- [V] peşini bırakmamak, peşine takılmak
|
|
follow-my-leader |
- [N] baştakinin hareketlerinin taklit edildiği oyun
|
|
follow on |
- [V] ara vermeden devam etmek, devam etmek
|
|
follow out |
- [V] gerçekleştirmek, harfi harfine yerine getirmek
|
|
follow through |
- [V] gerçekleştirmek, harfi harfine yerine getirmek
|
|
follow-through |
{'fɒləʋɵru:}
|
|
follow up |
- [V] izlemek, takip etmek, peşini bırakmamak, kovalamak, faydalanmak, izinde olmak
|
|
follow-up |
{'fɒləʋʌp}
- [A] takip eden, sonraki, tamamlayıcı
- [N] takip, izleme, faydalanma, peşinden gitme, takip etme, tamamlayıcı tedavi
|
|
follow one's nose |
- [ID] dümdüz gitmek, burnunun dikine gitmek, bildiğini okumak
|
|
follow the plough |
|
|
follow the plow |
|
|
follow suit |
- [V] aynı renkten oynamak, taklit etmek, aynı hareketi yapmak
|
|
follow in smb.'s wake |
- [ID] izinden gitmek, izlemek, takip etmek, yolunda olmak, dümen suyundan gitmek
|
|
a hard act to follow |
aşılması/ulaşılması zor bir başarı. |
|
follow in s.o.´s footsteps |
bir kimsenin izinde olmak. |
|
follow one´s nose |
1. dosdoğru gitmek. 2. sezgileriyle/sezgilerine dayanarak hareket etmek. |
|
follow s.o.´s advice |
birinin sözünü dinlemek. |
|
|
|