Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
follow Dinle! {'fɒləʋ}
  • [N] bilardoda bir vuruş
  • [V] izlemek, takip etmek, uymak, dinlemek, sürdürmek, sonra gelmek, sonucu olmak, dolayı olmak
follow f.

i. takip etmek, izlemek; mesleğinde çalışmak; kovalamak, peşini bırakmamak, arkasından yetişmeye çalışmak; uymak, taklit etmek, örnek almak; sonucu olmak, anlaşılmak, çıkmak;

i. takip, izleme. follow after peşinden gitmek, takip etmek. follow ones nose dosdoğru gitmek. follow out {bir işi} sonuna kadar götürmek. follow suit iskambil aynı cinsten oynamak; bir kimseyi kendine örnek almak. follow the hounds köpek kullanarak atla ava gitmekb follow the sea denizci olmak. follow through başladığına devam edip sonuca bağlamak; tenis veya golf oyununda topa vurduktan sonra raket veya sopayı sallamaya devam etmek. followthrough

i. devam, tamamlanma. follow up takip etmek, izlemek, kollamak; tamamlamak. followup

i. takip etme; takip etmede kullanılan herhangi bir şey. as follows böylece; aşağıda gösterildiği şekilde. It follows from this that... Bundan da anlaşıldığı gibi, binaenaleyh.
follow f.
1. takip etmek, izlemek.
2. anlamak, kavramak.
follow fol.low fal'o Fiil * takip etmek, izlemek. * anlamak, kavramak.
follow takip etmek, izlemek; mesleğinde çalışmak; kovalam

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
follow one's bent
  • [V] yeteneği olan işi yapmak, sevdiği işi yapmak
Follow me, please.
  • [PHR] takip: Lütfen beni takip edin.
it does not follow
  • [PHR] bir dediği bir dediğini tutmuyor, birbirini tutmuyor
follow about
  • [V] peşini bırakmamak, peşine takılmak
follow-my-leader
  • [N] baştakinin hareketlerinin taklit edildiği oyun
follow on
  • [V] ara vermeden devam etmek, devam etmek
follow out
  • [V] gerçekleştirmek, harfi harfine yerine getirmek
follow through
  • [V] gerçekleştirmek, harfi harfine yerine getirmek
follow-through Dinle! {'fɒləʋɵru:}
  • [N] devam, tamamlama
follow up
  • [V] izlemek, takip etmek, peşini bırakmamak, kovalamak, faydalanmak, izinde olmak
follow-up Dinle! {'fɒləʋʌp}
  • [A] takip eden, sonraki, tamamlayıcı
  • [N] takip, izleme, faydalanma, peşinden gitme, takip etme, tamamlayıcı tedavi
follow one's nose
  • [ID] dümdüz gitmek, burnunun dikine gitmek, bildiğini okumak
follow the plough
  • [V] çiftçilik yapmak
follow the plow
  • [V] çiftçilik yapmak
follow suit
  • [V] aynı renkten oynamak, taklit etmek, aynı hareketi yapmak
follow in smb.'s wake
  • [ID] izinden gitmek, izlemek, takip etmek, yolunda olmak, dümen suyundan gitmek
a hard act to follow aşılması/ulaşılması zor bir başarı.
follow in s.o.´s footsteps bir kimsenin izinde olmak.
follow one´s nose
1. dosdoğru gitmek.
2. sezgileriyle/sezgilerine dayanarak hareket etmek.
follow s.o.´s advice birinin sözünü dinlemek.