bell rope |
|
|
guest rope |
- [N] tonoz halatı, yedek halatı
|
|
guide rope |
{'gaıdrəʋp}
- [N] kılavuz halatı, balon idare ipi
|
|
rope ladder |
{rəʋp'lædər}
- [N] merdiven: ip merdiven, iskele: kaytan iskele
|
|
money for old rope |
|
|
picket rope |
|
|
rope railway |
|
|
rope |
{rəʋp}
- [N] sicim, kement, urgan, ip: ipe dizilmiş şeyler, dizi, hareket serbestliği, hareket özgürlüğü, içeceğin yapışkan oluşumu, halat, ip, ip: ipe çekme {idam}
- [V] bağlamak, halatla bağlamak, kementle yakalamak, ip ip olmak {sıvı}
|
|
rope dancer |
{'rəʋp,dænsər}
|
|
rope in |
- [V] ip: iple çevirmek, kementle yakalamak, kandırmak, kafeslemek
|
|
rope's-end |
- [N] usturpa, ucu kurşunlu hırbaç
- [V] usturpa ile dövmek
|
|
rope up |
- [V] ip: ipe bağlanmak {dağcılık}
|
|
skipping rope |
{'skıpıŋ,rəʋp}
- [N] atlama ipi, ip atlama ipi
|
|
towing rope |
{'taʋıŋrəʋp}
|
|
wire rope |
|
|
balance rope |
denge halatı |
|
give s.o. rope |
birini serbest bırakmak, birini kendi haline bırakmak. |
|
jump rope |
ip atlamak. |
|
rope |
i.
f. ip, halat; idam; ip gibi dizilmiş şey; nemli veya yapışkan lif veya iplik; A.B.D. kement;
f. iple bağlamak; A.B.D. kementle tutmak; ip haline gelmek. rope in k.dili kandırmak. rope off ip çevirerek sınırlamak. rope yarn halat ipi. be at the end of ones rope çaresiz kalmak. give one rope serbest bırakmak, kendi haline bırakmak. know the ropes k.dili bir işi iyi bilmek. |
|
rope |
i. 1. ip. 2. halat. 3. idam. 4. kement.
f. 1. iple bağlamak. 2. kementle tutmak. |
|
|