Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
be on s.t.´s trail
1. {av köpeği} avın izini takip etmek: The dogs´re on the trail. Köpekler iz sürüyor.
2. bir şeyi takip etmek; bir şeyi aramak.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
trail Dinle! {treıl}
  • [N] iz, yol, patika, kuyruk {elbise vb.}
  • [V] sürüklemek, peşinden sürüklemek, izlemek, sürüklenmek, incecik tütmek, sürünmek, yerde uzamak {bitki}, dökülmek {yorgunluktan}
blaze the trail
  • [V] yol açmak, öncülük etmek
trail of blood
  • [N] kan izi
trail off
  • [V] azalarak yok olmak
trail one's coat
  • [ID] aranmak, belâ aramak
vapor trail
  • [N] uçak izi
audit trail denetleme yolu
audit trail denetleme tarihçesi, denetim izi
audit trail denetleme izi
audit trail denetim tarihçesi
audit trail denetim izi
audit trail bilgiişlem denetim tarihçesi
be on s.o.´s trail birinin izini takip etmek; birini aramak.
blaze a trail
1. {yol olmayan bir yerde} yol yapmak.
2. çığır açmak.
blaze a trail
1. çığır açmak.
2. ağaçların gövdelerinde çentikler açarak yeni bir yolun geçiş yerini işaretlemek.
hit the trail k. dili yola koyulmak.
pick up s.o.´s/an animal´s trail {takip edilen} birinin/bir hayvanın izini bulmak.
Pointer trail Gösterge izi
security audit trail güvenlik denetimi izi
trail f.

i. sürüklemek, arkası sıra yerde sürüklemek; izlemek; geriden izlemek, geri kalmak; ayakla çiğneyerek yol yapmak; sürünmek; sürüklenmek; iz bırakmak, peşinde bırakmak; bitki gibi yerde uzamak; izleyerek avlamak;

i. iz; peten, sürüklenen şey, kuyruk; {bir} sürü, {bir} yığın; top arabasının kundak kuyruğu; patika, keçiyolu. trail ones coat başına belâ aramak, kaşınmak, aramak. trail rope çekme halatı. hit the trail yola koyulmak. She left a trail of broken hearts. Ardında bir yığın kırık kalp bıraktı.