Sonuçlar

Türkçe » İngilizce Yukarı
n.inanma:v.inan:prep.inanarak crediting

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
prep Dinle! {prep}
  • [A] hazırlık okulu {üniv.}, hazırlık öğrencisi {üniv.}, özel ilkokul (Brit.), ev ödevi (Brit.)
prep kıs. preparatory, preposition.
prep s. k.dili hazırlayıcı.
prep s. k. dili hazırlayıcı, hazırlık.

i. İng. ev ödevi.
prep kıs. preparatory, preposition.
prep school
1. kolej, özel ortaokul ve lise.
2. İng. koleje hazırlayan özel okul.
prep prep prep Sıfat, colloquial * hazırlayıcı, hazırlık. İsim, British * ev ödevi.
prep school * kolej, özel ortaokul ve lise. British * koleje hazırlayan özel okul.
prep. prep. abbreviation ·"preparatory" "preposition"
prep {kıs.} preparatory, preposition.
prep {k. dili} hazırlayıcı.
prep hazırlayıcı
prep school hazırlık okulu
prep ev ödevi
prep ders çalışma
prep derse hazırlanma
prep hazırlık okulu {üniv.}, hazırlık öğrencisi {üniv.}, özel ilkokul (brit.), ev ödevi (brit.) s.

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
aynı anda iki zıt şeye inanma
  • [N] double-think
bin yıllık barış ve refaha inanma
  • [N] millenarism
Cermen ırkının üstünlüğüne inanma
  • [N] Teutonism
dinlere değil tanrıya inanma
  • [N] deism
doğaüstü güçlere inanma
  • [N] occultism
her şeye inanma
  • [N] credulity
ister inan ister inanma
  • [PHR] believe it or not
kaçınılmaz sona inanma
  • [N] determinism
ruhlara inanma
  • [N] spiritualism
ruhlara ve tanrıya inanma
  • [N] spiritism
şeytani güçlere inanma
  • [N] demonism
yalandan inanma
  • [N] make-believe
inan
1. faith, belief.
2. belief, something believed. {...}

inan olmaz. /a/ You can´t have any faith in {someone, something}: Mücteba´nın laflarına inan olmaz. You can´t have any faith in what Mücteba says.

inan olsun .... Believe me, ...: İnan olsun, oradaydı. Believe me, he was there.
boş inan * superstition.
inan * faith, belief. * belief, something believed.
İnan olsun .... * Believe me, ....
Yalancının evi yanmış da kimse inan atasözü * If you cry wolf all the time, nobody will believe you when you're actually telling the truth./Nobody believes anything a habitual liar says.
n.çok olan:v.dolu ol:prep.dolu olarak abounding
n.bitişik:v.dayan:prep.dayanarak abutting
n.uyumlu:v.yerleştir:prep.yerleştirerek accommodating