| pitch-and-toss |
|
|
| toss |
{tɒs, tɔ:s}
- [N] havaya atma, fırlatma, yazı tura atma, arkaya atma
- [V] atmak, fırlatmak, yazı tura için atmak, çekmek {kürek}, sallanmak {tekne}, kıpırdanmak
|
|
| take a toss |
- [V] düşmek {at, bisiklet vb}
|
|
| toss about |
- [V] sağa sola salınmak, kıpırdanıp durmak, dönüp durmak {yatakta}
|
|
| toss off |
- [V] yuvarlamak, bir dikişte içmek, mahmuzlamak, bir çırpıda yapmak, yapıvermek
|
|
| toss one's head |
|
|
| toss up |
- [V] havaya atmak, yazı tura atmak, şansa bırakmak
|
|
| toss-up |
{'tɒs,ʌp, 'tɔ:s,ʌp}
|
|
| win the toss |
|
|
| lose the toss |
yazı turada kaybetmek. |
|
| toss |
f.
i. atmak; havaya fırlatmak; {başı} arkaya doğru silkmek; öteye beriye çarpmak; çalkalamak, çalkandırmak; çalkanmak; bir yandan öbür yana atılmak; silkinmek, sarsılmak; karıştırmak; tartışmak; yazı tura için parayı havaya atmak;
i. fırlatma, atma; atılma; {başı} arkaya silkme; yazı tura için para atma; bahis. tossed salad hafifçe altüst edilmiş salata. toss down içivermek, yuvarlamak. toss off bir yudumda içmek, yuvarlamak; yapıvermek. toss up yazı tura için para atmak; hazırlayıvermek win the toss yazı turada kazanmak. I tossed and turned all night. Bütün gece kıpır kıpır döndüm. |
|
| toss |
f. 1. {yavaşça/rasgele} atmak/fırlatmak/saçmak: He tossed the children peppermints. Çocuklara naneşekeri saçtı. 2. on çabucak ve gelişigüzel giymek, sırtına geçirivermek. 3. bir yandan öbür yana şiddetle sallamak: The waves were really tossing our small rowboat. Dalgalar küçük sandalımızı bir yandan öbür yana bayağı sallıyordu. 4. in {bir yiyeceği} {bir sıvıyla} hafifçe karıştırmak: She tossed the Brussels sprouts in butter. Brüksellahanasını tereyağıyla hafifçe karıştırdı. 5. {bir tepki olarak} {başını} birdenbire arkaya doğru savurmak/{burnunu} kıvırmak: She tossed her head angrily and walked out of the room. Başını öfkeyle arkaya doğru savurup odadan çıktı. 6. {at} {biniciyi} sırtından atmak. 7. off {sanki işten bile değilmiş gibi} {bir şeyi} yaratıvermek. 8. {uzanmışken/uykudayken} bir yandan öbür yana dönmek. 9. k. dili {bir şeyi} çöpe atmak.
i. 1. spor {top, gülle v.b. için} atma, atış: That was a good toss. İyi bir atıştı o. 2. {bir tepki olarak} {başını} birdenbire arkaya doğru savurma. 3. {yazı tura} atma, {yazı turada} atış: He won the first toss. İlk atışta o kazandı. |
|
| toss a coin |
yazı tura atmak. |
|
| toss a salad |
salatanın malzemelerini hafifçe karıştırmak. |
|
| toss and turn |
{uzanmışken/uykudayken} bir yandan öbür yana dönmek. |
|
| toss for |
yazı tura atarak {bir şeyi} karara bağlamak. |
|
| toss one´s hat into the ring |
adaylığını ilan etmek. |
|
| toss s.o. for s.t. |
bir şeyi kazanmak için biriyle yazı tura atmak. |
|
| toss s.o. out |
k. dili 1. birini dışarı atmak, birini kapı dışarı etmek. 2. birini işten atmak/çıkarmak. |
|
| toss s.t. in |
k. dili bir fikri ortaya atmak. |
|