| peg |
{peg}
- [N] ağaç çivi, askı kancası {elbise}, çamaşır mandalı, kazık {kısa}, bahane, dübel, sodalı viski (Brit.), akort vidası, mazeret, vesile
- [V] ağaç çivi ile çakmak, kazık çakarak sabitlemek, belirlemek, saptamak, atmak {taş vb.}
|
|
| peg |
i. tahta çivi; askı, kanca; mec. sebep, vesile, bahane; ing. sodalı viski veya konyak; derece, mertebe; müz. yaylı çalgılarda akort anahtarı. peg leg k.dili tahta bacak; tahta bacaklı adam. pegtop
s. paçası dar olan. peg top topaç. clothespeg
i. ing. elbise askısı; çamaşır mandalı. around peg in a square hole bulunduğu yere yakışmayan kimse. take one down a peg bir kimseyi küçük düşürmek. |
|
| peg |
f. {-ged, -ging} tahta çivi ile mıhlamak, yerine mıhlamak; çiviler çakarak yerini işaret etmek; alıp satmak suretiyle fiyatlarda istikrar sağlamak; k.dili atmak. peg away {at} istikrarlı bir ,sekilde çalışmak. |
|
| peg |
i. 1. ağaç çivi. 2. askı, kanca. 3. gerekçe; bahane. 4. k. dili derece. 5. müz. mandal.
f. {
pegged,
pegging} 1. ağaç çiviyle çivilemek. 2. up İng. {çamaşırı} mandallayarak asmak. 3. {fiyat, ücret v.b.´ni} sabit tutmak. 4. k. dili atmak. |
|
| peg |
peg
peg
İsim
* ağaç çivi.
* askı, kanca.
* gerekçe; bahane.
Konuşma Dili
* derece.
music
* mandal.
Fiil (D) pegged, pegging
* ağaç çiviyle çivilemek.
British
* [up] {çamaşırı} mandallayarak asmak.
* {fiyat, ücret v.b.'ni} sabit tutmak.
Konuşma Dili
* atmak. |
|
|