Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
reach Dinle! {ri:tʃ}
  • [N] uzanma, erişme, erim, menzil, ulaşılabilecek uzaklık, kavrayış, kavrama gücü, alan
  • [V] uzatmak, uzanmak, bulmak, yetişmek, iletişim sağlamak, ulaşmak, varmak, çarpmak, geçirmek {yumruk}, idrak etmek, uzanıp vermek, vermek, etkilemek, isabet ettirmek, erişmek
reach {f.} uzatmak; elini uzatıp almak veya alarak vermek; uzanmak, erişmek; yetişmek, varmak, ulaşmak, vâsıl olmak; gelmek; {den.} rüzgâr yönünde seyretmek. reach ahead ileriye uzanmak. reach down elini aşağıya uzatmak. reach for almak üzere uzanmak.