Sonuçlar

Türkçe » İngilizce Yukarı
sıkıcı
  • [A] boring, tiresome, dull, unexciting, soul-destroying, unpleasant, oppressive, arid, bald, burdensome, cold, constringent, cut-and-dried, damnable, dead alive, disconcerting, ditch-water, drab, dry, dryasdust, dusty, gaunt, gloomy, grave, grotty, humdrum, inanimate, insipid, irksome, poky, ponderous, prose, prosy, slow, sluggish, soulless, stodgy, stuffy, tedious, trying, uncongenial, unsensational, vapid, waste
sıkıcı boring, tedious, tiresome, wearisome; irksome, bothersome.
sıkıcı * boring, tedious, tiresome, wearisome; irksome, bothersome.
sıkıcı cumbersome
sıkıcı cumbrous

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
ağır ve sıkıcı iş
  • [N] donkey work
can sıkıcı
  • [A] boring, annoying, bothersome, soul-destroying, displeasing, painful, aggravating, chippy, disagreeable, embarrassing, provoking, soulless, sullen, tedious, unexciting, vexatious, worrisome, worrying
can sıkıcı biçimde
  • [ADV] annoyingly
can sıkıcı konuşmak
  • [V] prose
can sıkıcı öğüt
  • [N] jaw
can sıkıcı tip
  • [N] pain in the neck, humdrum
ne sıkıcı şey!
  • [INTRJ] drag: what a drag!
öğüt vermek (sıkıcı)
  • [V] jaw
ruhsuz ve sıkıcı
  • [A] ditch-water: as dull as ditch-water
sıkıcı adale
  • [N] constrictor
sıkıcı bil dille yazmak
  • [V] prose
sıkıcı iş
  • [N] chore
sıkıcı kimse
  • [N] bromide
sıkıcı (kitap)
  • [A] unreadable
sıkıcı konuşma
  • [N] peroration
sıkıcı konuşmak
  • [V] jaw
sıkıcı lâf
  • [N] humdrum
sıkıcı öğütler vermek
  • [V] preachify
sıkıcı şey
  • [N] bore, stodge
sıkıcı tip
  • [N] bore, boring person, drag, dryasdust, mope, non-person, nuisance, pill