Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
incline one´s ear kulak kabartmak.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
incline one's ear to smb.
  • [ID] kulak kabartmak, kulak kesilmek
incline Dinle! {'ınklaın}
  • [N] eğimli yüzey, eğim, yokuş, meyil
incline Dinle! {ın'klaın}
  • [V] eğilmek, yatmak, eğim yapmak, baş eğerek selâmlamak, eğilimi olmak, meyletmek, çalmak, yatkın olmak, eğmek, yatırmak, sürüklemek, yönlendirmek, neden olmak
incline f.
1. -e yöneltmek, -e sebep olmak: It inclined him to support us. Onu bizi desteklemeye yöneltti.
2. to eğiliminde olmak: His thought inclines to the radical. Düşüncesinde radikalliğe bir eğilim var.
3. eğilmek, meyletmek.
4. to {renk} -e çalmak.
incline i. meyil, eğim.
incline i. eğri yüzey, mail satıh; yokuş, meyil; eğilme.
incline f. eğmek, yatırmak, meylettirmek; eğilmek, yatmak; meyletmek, istidat göstermek; sapmak, inhiraf etmek. incline ones ear kulak kabartmak, takdirle dinlemek. inclined plane. eğri yüzey, mail satıh. I am inclined to think düşünme egilimindeyim. green inclining to blue maviye çalan yeşil.
incline one´s head başını eğmek.
incline in.cline înklayn' Fiil * eğmek; eğilmek. * [to/towards] -e eğilim göstermek. İsim * eğri yüzey. * yokuş.
incline one's ear * kulak kabartmak.
incline eğri yüzey, mail satıh; yokuş, meyil; eğilme.
incline eğmek, yatırmak, meylettirmek; eğilmek, yatmak; me
incline v.eğ:n.eğri yüzey
incline
incline eğmek
incline eğilmek
incline fikrini vermek
incline yönlendirmek
incline {bir şeye} eğilimi olmak
incline meyletmek