incline |
{'ınklaın}
- [N] eğimli yüzey, eğim, yokuş, meyil
|
|
incline |
{ın'klaın}
- [V] eğilmek, yatmak, eğim yapmak, baş eğerek selâmlamak, eğilimi olmak, meyletmek, çalmak, yatkın olmak, eğmek, yatırmak, sürüklemek, yönlendirmek, neden olmak
|
|
incline |
f. 1. -e yöneltmek, -e sebep olmak: It inclined him to support us. Onu bizi desteklemeye yöneltti. 2. to eğiliminde olmak: His thought inclines to the radical. Düşüncesinde radikalliğe bir eğilim var. 3. eğilmek, meyletmek. 4. to {renk} -e çalmak. |
|
incline |
i. meyil, eğim. |
|
incline |
i. eğri yüzey, mail satıh; yokuş, meyil; eğilme. |
|
|