| advance the date |
|
|
| time after time |
- [ADV] tekrar tekrar, defalarca
|
|
| What time does the last bus for the airport leave? |
- [PHR] havalimanı: Havalimanı için son otobüs saat kaçta kalkıyor?
|
|
| allow time |
|
|
| all-time |
 {,ɔ:l'taım}
- [A] en, diğerlerinden üstün, tam günlük
|
|
| all-time high |
|
|
| all-time low |
|
|
| What time will we arrive? |
- [PHR] varmak: Saat kaçta varacağız?
|
|
| ask the time |
|
|
| What time do we get back? |
- [PHR] dönmek: Saat kaçta dönüyoruz?
|
|
| What time is he expected back? |
- [PHR] dönmek: Ne zaman döner?
|
|
| back-date |
{,bæk'deıt}
- [V] eski tarih atmak, geçmiş tarihi de kapsatmak
|
|
| bang on time |
- [ADV] tam zamanında, dakika: dakikası dakikasına
|
|
| beat time |
|
|
| bide one's time |
- [V] fırsat kollamak, uygun zamanı beklemek
|
|
| big-time |
{'bıg,taım}
- [A] önemli, yüksek rütbeli
|
|
| date of birth |
|
|
| blind date |
- [N] tanımak: tanımadığı biriyle çıkma, tanıma: tanımadan buluşulan kimse
|
|
| What time do we board? |
- [PHR] binmek: Ne zaman biniyoruz?
|
|
| What time do you open for breakfast? |
- [PHR] kahvaltı: Kahvaltı saatiniz kaçta başlıyor?
|
|
Türkçe
