İngilizce » Türkçe   | 
				Yukarı   | 
			 
			
				
							
								| absorb | 
								  {əb'zɔ:rb, əb'sɔ:rb}
 - [V] emmek, özümsemek, çekmek, yutmak, anlamak, kavramak, devralmak
 
  | 
								 | 
							 
							
								| absorb | 
								f. içine çekmek, içmek,   emmek, massetmek; yutmak; işgal etmek,   zapt etmek absorbent
   s.i. içe çekici,   alıcı, emici {madde}. absorbent cotton hidrofil pamuk. absorption
   i. içe çekme, içme, emme, zihin meşguliyeti, dalgınlık. | 
								 | 
							 
							
								| absorb | 
								f.  1. {sıvıyı/gazı/ışığı/sesi} soğurmak, içine çekmek, emmek, absorbe etmek.  2. öğrenmek.  3. {dikkati/enerjiyi/zamanı/parayı} almak; {enerjiyi} emmek: It absorbed all of his time. Tüm vaktini aldı.  4. içine almak, kendine katmak: That corporation has absorbed most of its rivals. O şirket rakiplerinin çoğunu kendi bünyesine kattı.  5. {sarsıntıyı/salınımı} sönümlemek, {sarsıntının/salınımın} etkisini azaltmak.  6. {iş/sorun} {birinin} tüm dikkatini almak, kafasını tamamıyla meşgul etmek.  7. {masrafı} karşılamak.  8. {piyasadaki} alıcılar {bir malın} çoğunu satın almak: The market won´t absorb this right now. Şu an piyasadaki alıcılar bunun çoğunu satın almaz.  9. {bağırsaklardaki besini} emmek. | 
								 | 
							 
							
								| absorb | 
								soğur | 
								 | 
							 
							
								| absorb | 
								emerek içine al | 
								 | 
							 
				  | 
			 
 
 
	
				
					  İngilizce » Türkçe   İlişkili Sonuçlar | 
					Yukarı   | 
				 
				
					 | 
				 
	 
	 
	 |