Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
ant-bear {'æntbeər}
  • [N] karıncayiyen

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
bear arms
  • [V] silâh taşımak, silâh altında olmak, asker olmak, askerlik yapmak
bear Dinle! {beər}
  • [N] ayı, spekülatör, borsada büyük oynayarak fiyatları etkileyen kimse, kaba adam
  • [V] katlanmak, taşımak, çekmek, üstlenmek, götürmek, gütmek {kin}, duymak {sevgi}, hazmetmek, doğurmak, getirmek, sineye çekmek, vermek, değmek, dönmek, sapmak, yönelmek, spekülasyon yapmak, borsa fiyatlarını düşürmek, dişini sıkmak
Great Bear
  • [NPR] Büyükayı (astr.), Büyükayı takımyıldızı (astr.), arabacı: Arabacı takımyıldızı (astr.)
Greater Bear
  • [NPR] Büyükayı takımyıldızı (astr.), arabacı: Arabacı takımyıldızı (astr.), Büyükayı (astr.)
I cannot bear him
  • [PHR] ona katlanamıyorum
I cannot bear it
  • [PHR] buna dayanamam, buna katlanamam, buna tahammülüm yok
it does not bear thinking about
  • [PHR] düşünmeye değmez
it will bear in upon her
  • [PHR] kafasına dank edecek
I would like a teddy bear.
  • [PHR] ayı: Oyuncak ayı rica ediyorum.
Lesser Bear
  • [NPR] Küçükayı (astr.)
Little Bear
  • [NPR] Küçükayı (astr.)
not bear thinking about
  • [ADV] düşünmeye değmez
teddy bear {'tedı,beər}
  • [N] ayı: oyuncak ayı
bear against
  • [V] baskı yapmak, sıkıştırmak, bastırmak, karşı koymak
bear a hand
  • [V] yardım eli uzatmak, yardım etmek
bear a message
  • [V] mesaj iletmek
bear a part in
  • [V] rol almak
bear away
  • [V] taşımak, götürmek, sallanmak {gemi}
bear-baiting {'beər,beıtıŋ}
  • [N] ayıya köpek saldırtma