Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
bargain Dinle! {'bɑ:rgın}
  • [N] pazarlık, uyuşma, anlaşma, kelepir, sudan ucuz şey, yok pahasına satılan şey, işlem {borsa}
  • [V] pazarlık etmek, anlaşmak, değiş tokuş etmek, teklif (pol.), karşılık (pol.)
bargain i.

f. pazarlık, anlaşma; muamele; işlem; kelepir;

f. pazarlık etmek, pazarIığa girişmek, uyuşmak; kayıt ve şarta bağlamak, taahhüt etmek. bargain counter tenzilâtlı eşya tezgâhı. bargain day tenzilâtlı satış günü. bargain price ucuz fiyat, tenzilâtlı fiyat. bargainer

i. pazarlık eden kimse. into the bargain üstelik, caba. strike a bargain uzlaşmak. That is not what he bargained for Bu, umduğu netice değildi.
bargain i.
1. iş anlaşması.
2. kelepir.

f.
1. pazarlık etmek.
2. for/on -i ummak, -i beklemek: I hadn´t bargained on that. Öyle bir şey beklememiştim.
bargain bar.gain bar'gın İsim * iş anlaşması. * kelepir. Fiil * pazarlık etmek. * [for/on] -i ummak, -i beklemek: I hadn't bargained on that. Öyle bir şey beklememiştim.
bargain pazarlık, anlaşma; muamele; işlem; kelepir; pazar

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
drive a hard bargain
  • [ID] sıkı pazarlık etmek
good bargain
  • [N] kelepir
into the bargain
  • [ADV] ayrıca, bir de, cabası
it's a bargain!
  • [INTRJ] anlaştık!, kabul!
make a bargain
  • [V] anlaşmak {pazarlık}
make the best of a bad bargain
  • [ID] yakasını kurtarmak, işin içinden sıyrılmak
strike a bargain
  • [V] anlaşmak {pazarlık}, pazarlıkta anlaşmak, fiyatta anlaşmak
bargain away
  • [V] feda etmek
bargain basement