Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
call Dinle! {kɔ:l}
  • [N] ses, çağırma, seslenme, ihtiyaç, ziyaret etme, telefonda konuşma, ötüş, çağrı, davet, ziyaret
  • [V] çağırmak, lakap takmak, seslenmek, aramak {telefon}, bağırmak, telefon etmek, telefonda konuşmak, davet etmek, çağrıda bulunmak, dava açmak, adlandırmak, demek, söylemek, farzetmek, ziyaret etmek, uyandırmak
call f bağırmak, seslenmek, çağırmak; davet etmek, ilân etmek; bağırarak ilgi çekmek; çağrıda bulunmak, haber vermek {kongre, toplantı}; telefon etmek; isimlendirmek, hitap etmek;... olarak kabul etmek; haykırmak; ilgi çekmek için yüksek sesle konuşmak; uğramak; telefonla aramak; iskambil istemek.call at uğramak. call attention to dikkatini çekmek. call back geri çağırmak; arayan kimseye telefon etmek. call down niyaz etmek; {k}.dili azarlamak. call for istemek; gerekli olmak. call forth ortaya çıkmasına sebep olmak. call in toplamak {para, borç}. call into question yalancı çıkarmak. call off çevirmek; yüksek sesle okumak; iptal etmek. call out yüksek sesle konuşmak; işbaşına çağırmak; greve çağırmak. call to mind hatırlamak, hatırlatmak. call to order münazara kurallarını uygulatmak. call up hatırlamak; askeri vazifeye çağırmak; telefon etmek.
call i. bağırma, çağırma, bağırış, haykırma; ötüş ötme {kuş}; boru {avcılıkta}; boru sesi; kısa ziyaret, kapıdan uğrama; celp, davet, çağrı; lüzum ihtiyaç; hak iddia etme, talep etme; yoklama. call girl fahişe.calling card kartvizit. call letters radyo istasyonlarını belirten harfler. call number kütüphanelerde kitapları sınıflandıran numara. close call dar kurtulma. direct call ara santralsız konuşma. local call şehir içi konuşma. long distance call şehirlerarası konuşma, milletler arası konuşma. on call hazır. person to person call ihbarlı konuşma, davetli konuşma. reversed-charges call ödemeli konuşma. station to station call normal konuşma, santral aracılığıyla konuşma. toll call ücrete tabi konuşma. trunk call şube hattı vasıtasıyla konuşma. within call seslenildiği zaman duyulabilecek uzaklıkta. put a call through telefon etmek.There is a call for you.Sizi telefondan arıyorlar.
call f.
1. {out} seslenmek, çağırmak; bağırmak: Did you just call me? Bana demin seslendin mi? He called out for help. ´´İmdat!´´ diye bağırdı.
2. uğramak; {on} {birine} uğramak; {at} {bir yere} uğramak: He calls once a day. Günde bir defa uğrar. Let´s call on Demet. Demet´e uğrayalım. Does this boat call at Gökçeada? Bu gemi Gökçeada´ya uğrar mı?
3. telefon etmek: When did you call me? Bana ne zaman telefon ettiniz?
4. {out/off} söylemek, yüksek sesle okumak: He called out the names of the winners. Kazananların isimlerini yüksek sesle okudu.
5. çağırmak, davet etmek: We´ll call him as a witness. Onu tanık olarak çağıracağız. Call the witness to the stand. Tanığı kürsüye çağırın.
6. {toplantı, seçim, grev v.b.´nin yapılacağını} ilan etmek.
7. uyandırmak.
8. isim koymak; diye hitap etmek: What shall we call him? Ona hangi ismi koyalım? Her real name´s Fatma but they call her Fatoş. Gerçek adı Fatma, fakat kendisine Fatoş diyorlar.
9. demek, düşünmek, saymak; iddia etmek: Do you call this dump beautiful? Bu çöplüğe güzel mi diyorsun? He called her a dumbbell. Ona kaz kafalı dedi. How can you call yourself a friend of mine? Benim dostum olduğunu nasıl iddia edebilirsin?
10. {bir miktarı} yuvarlak bir sayıya çevirmek: Your bill´s 5,150,000 TL; let´s call it 5,000,000 TL. Hesabınız 5,150,000 TL tutuyor; buna yuvarlak hesap 5,000,000 TL diyelim.
call i.
1. bağırma, çağırma, bağırış, haykırma: I heard a call for help. Birinin ´´İmdat!´´ diye bağırdığını duydum.
2. telefon konuşması, konuşma.
3. ötüş, ötme {kuş}.
4. {av hayvanlarını çağırmak için kullanılan} düdük veya başka bir alet.
5. kısa ziyaret: They paid me a call. Beni ziyaret ettiler.
6. ask. çağrı.
7. lüzum, ihtiyaç: There was no call for you to do that. Onu yapmanın hiç gereği yoktu.
8. istem, talep: We don´t get any calls for that anymore. Artık kimse onu talep etmiyor.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
call smb. to account
  • [V] hesap sormak
call to account
  • [V] hesap sormak
I'll call again later.
  • [PHR] tekrar: Sizi sonra tekrar arayacağım.
Call an ambulance.
  • [PHR] ambulans: Ambulans çağırın.
Please call an ambulance.
  • [PHR] ambulans: Ambulans çağırın lütfen.
call attention to
  • [V] dikkat çekmek
be at smb.'s beck and call
  • [ID] emrinde olmak, emrine amade olmak
call into being
  • [V] yaratmak, var etmek
call smb.'s bluff
  • [V] blöfe meydan okumak, blöfünü görmek
bugle-call
  • [N] boru sesi
call a cab
  • [V] taksi çağırmak
collect call
  • [N] arama: ödemeli arama, telefon: ödemeli telefon
credit card call
  • [N] arama: kredi kartıyla arama
Did anyone call me?
  • [PHR] aramak: Beni arayan oldu mu?
Final boarding call for flight 120.
  • [PHR] çağrı: 120 numaralı uçuş için son çağrı.
I'd like to make a call to New York.
  • [PHR] telefon: New York'a telefon açmak istiyorum.
I'll have him call you back.
  • [PHR] arama: Ona sizi aramasını söylerim
international call
  • [N] konuşma: uluslararası konuşma, arama: uluslararası arama
I want to make a collect call.
  • [PHR] arama: Ödemeli arama yapmak istiyorum.
local call
  • [N] konuşma: şehir içi konuşma, görüşme: şehir içi görüşme

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
call-back
1. the recall of an employee after a layoff a return call.
2. a return call. . the recall of an employee after a layoff.