Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
dense Dinle! {dens}
  • [A] kalın, yoğun, koyu, sık, sıkışık, kalın kafalı, negatifi şeffaf olmayan (fot.)
dense s. sık, ağır, koyu, kesif, kalın, kalabalık; kalın kafalı, ahmak; {fiz}. kırılma kuvveti çok olan {mercekcamı}; şeffaf olma; kesif densely

z. kesif bir surette.
dense s.
1. yoğun, kesif.
2. sık {orman, saç v.b.}.
3. anlaşılması güç, ağır {yazı}.
4. kalın kafalı, mankafa.
5. foto. koyu {negatif}.
Dense Yoğun
dense dense dens Sıfat * yoğun, kesif. * sık {orman, saç v.b.}. * anlaşılması güç, ağır {yazı}. * kalın kafalı, mankafa. photography * koyu {negatif}.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
con dense f. {kim}., {fiz}. yoğunlaştırmak, koyulaştırmak; özetlemek, kısaltmak. condensed milk teksif edilmiş süt. condensable

s. yoğunlaştırılabilir.
con dense {kim}, {fiz.} yoğunlaştırmak, koyulaştırmak; özetl
make dense yoğunlaştır