İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
dense |
{dens}
- [A] kalın, yoğun, koyu, sık, sıkışık, kalın kafalı, negatifi şeffaf olmayan (fot.)
|
|
dense |
s. sık, ağır, koyu, kesif, kalın, kalabalık; kalın kafalı, ahmak; {fiz}. kırılma kuvveti çok olan {mercekcamı}; şeffaf olma; kesif densely
z. kesif bir surette. |
|
dense |
s. 1. yoğun, kesif. 2. sık {orman, saç v.b.}. 3. anlaşılması güç, ağır {yazı}. 4. kalın kafalı, mankafa. 5. foto. koyu {negatif}. |
|
Dense |
Yoğun |
|
dense |
dense
dens
Sıfat
* yoğun, kesif.
* sık {orman, saç v.b.}.
* anlaşılması güç, ağır {yazı}.
* kalın kafalı, mankafa.
photography
* koyu {negatif}. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
con dense |
f. {kim}., {fiz}. yoğunlaştırmak, koyulaştırmak; özetlemek, kısaltmak. condensed milk teksif edilmiş süt. condensable
s. yoğunlaştırılabilir. |
|
con dense |
{kim}, {fiz.} yoğunlaştırmak, koyulaştırmak; özetl |
|
make dense |
yoğunlaştır |
|
|
|