Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
drag Dinle! {dræg}
  • [N] tırmık, trol, tarak, kızak, el arabası, direnç, engel, ağır hareket, zahmetli şey, sıkıcı tip, aptal, geri zekâlı tip, etki, bir nefes, koku {av}, kadın elbisesi {eşcinsel erkeğin giydiği}, atlı araba
  • [V] çekmek, sürüklemek, sürümek, sürünmek, ağırdan almak, taramak, söz konusu etmek, bulaştırmak, sokmak, ağ ile suyun dibini taramak, sürüncemede kalmak, geçmek bilmemek, durgunlaşmak, ağır tempoyla çalınmak
drag i. sürükleme; sürüklenen şey ağır hareket; tarla tırmığı; {den}. suyun dibini taramaya mahsus çengel veya ağ takımı; engel, mâni; havanın aerodinamik direnci; rüzgârın geri itme kuvveti; {sigarada} bir nefes; {k.dili}. sıkıcı kimse veya şey; {argo}. , {slang}. piston. dragnet

i. bir şey bulmak veya yakalamak için suyun dibinde ya da tarlada gezdirilen ağ; suçluyu yakalamada uygulanan plan veya sistem. drag rope

i. bir şeyi çekmek için kullanılan ip. drag race {A.B.D}. {k.dili}., oto kısa mesafeli araba yarışı. drag strip {A.B.D}., {k.dili}. , oto kısa mesafeli araba yarışlarına elverişli yer.
drag f. {ged, ging} sürüklemek, sürümek, çekmek; taramak, tesviye etmek {toprak}; {den}. suyun dibini çengel veya ağ ile taramak, yoklamak; taş yontmak; sürüklenmek, sürünmek; geride kalmak. drag an anchor {den}. demir taramak. drag in {konu ile ilgili olmayan bir sözu} lafın arasına sokmak, konuya dahil etmek. drag on sürmek, devam edip gitmek. drag ones feet {A.B.D}. {k.dili}. kasıtlı olarak yavaş hareket etmek veya çalışmak. drag out uzatmak, uzamak.
drag sürüklemek
Drag Sürükle

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
what a drag!
  • [INTRJ] ne sıkıcı şey!, şey: ne aptalca şey!
drag along
  • [V] sürüklemek
drag anchor {'dræg,æŋkər}
  • [N] tarama demiri
drag away
  • [V] sürüyerek götürmek, zorla götürmek, zorla ayırmak
drag behind
  • [V] geride kalmak, geçmek bilmemek
drag chain {'dræg,tʃeın}
  • [N] çarık zinciri {araba}
drag down
  • [V] seviyesini düşürmek, alçaltmak, yıkmak, perişan etmek
drag in
  • [V] içeri sürüklemek, zorlamak, zorla yaptırmak, söz konusu yapmak
drag on
  • [V] sürüklenmek, sürüncemede kalmak, bitmek bilmemek, uzadıkça uzamak
drag one's feet
  • [V] ayağını sürümek, ağırdan almak, işi yavaşlatmak
drag out
  • [V] uzatmak, uzun tutmak, sızdırmak, ağzından lâf almak
drag out a miserable existence
  • [ID] sürünerek yaşamak
drag out a wretched existence
  • [ID] sürünerek yaşamak
drag queen
  • [N] kadın elbiseli eşcinsel
drag race
  • [N] kısa mesafeli yarış
drag show
  • [N] kadın elbiseli erkeğin yaptığı şov
drag the anchor
  • [V] tarama demiri ile taramak
drag up
  • [V] araştırmak, kurcalamak, açığa çıkarmak, iyi terbiye etmemek, gelişigüzel yetiştirmek
Allow Cell Drag and Drop Hücre Sürükle ve Bırak
Cell Drag and Drop Hücre Sürükle ve Bırak