İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
fasten |
{'fæsən}
- [V] bağlamak, raptiyelemek, kopçalamak, tutturmak, iliştirmek, kilitlemek, gözünü dikmek, iliklemek, sabitlemek, gözünü ayırmamak, yüklemek, birleşmek, bağlanmak
|
|
fasten |
f. 1. bağlamak; tutturmak; bağlanmak; tutturulmak. 2. çengelle bağlamak, çengellemek. 3. on {gözü} {bir yere} dikmek. |
|
fasten |
f. bağlamak, açılmayacak surette kapamak, sürmelemek, tutturmak; dikmek,ayırmamak {gözünü}; üzerine atmak. He fastened his eyes on her. Gözlerini ona dikti. fastener
i. bağlayan şey, bağ, toka, bağlaç. fastening
i. kapalı tutan şey, raptiye, süngü, toka. |
|
fasten |
fas.ten
fäs'ın
Fiil
* bağlamak; tutturmak; bağlanmak; tutturulmak.
* çengelle bağlamak, çengellemek.
* [on] {gözü} {bir yere} dikmek. |
|
fasten |
bağlamak, açılmayacak surette kapamak, sürmelemek, |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
Fasten seat belts. |
- [PHR] bağlanmak: Kemerlerinizi bağlayın.
|
|
fasten down |
- [V] sağlamlaştırmak, tespit etmek, karar verdirmek
|
|
fasten on |
- [V] yüklemek, üzerine atmak, tutunmak, yapışmak, hedef almak, amaçlamak
|
|
fasten up |
- [V] kilitlemek, sürgülemek, bağlamak, sabitlemek
|
|
fasten with latch |
|
|
fasten on/upon |
üstünde durmak; -e takılmak; -e saplanmak; -i kafasına takmak. |
|
fasten the blame on s.o. |
suçu birine yüklemek, suçu birinin üstüne atmak. |
|
fasten on |
* üstünde durmak; -e takılmak; -e saplanmak; -i kafasına takmak. |
|
fasten the blame on someone |
* suçu birine yüklemek, suçu birinin üstüne atmak. |
|
fasten upon |
* üstünde durmak; -e takılmak; -e saplanmak; -i kafasına takmak. |
|
fasten on |
v.bağla:n.sarılı |
|
fasten onto |
tutun |
|
fasten with a rivet |
perçinle |
|
fasten with pins |
iğneyle tuttur |
|
fasten down |
sağlamlaştırmak, tespit etmek, karar verdirmek |
f. |
fasten on |
yüklemek, üzerine atmak, tutunmak, yapışmak, hedef almak, amaçlamak |
f. |
fasten seat belts |
kemerlerinizi bağlayın. |
|
fasten up |
kilitlemek, sürgülemek, bağlamak, sabitlemek |
|
fasten with latch |
mandallamak |
f. |
|
|