İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
| fiddle-faddle |
{'fıdəl,fædəl}
- [N] saçma söz, saçmalık, zırva
- [V] ayrıntılarla ilgilenmek, vakit harcamak, tembellik etmek
|
|
| fiddle-faddle |
i. saçma sapan sözler, zırva. |
|
| fiddle-faddle |
fid.dle-fad.dle
fîd'ılfäd'ıl
İsim
* saçma sapan sözler. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| fiddle |
{'fıdəl}
- [N] keman, dalavere, katakulli, üçkâğıt
- [V] keman çalmak, vaktini boşa harcamak, aylaklık etmek, ayrıntılarla ilgilenmek, üzerinde oynama yapmak, dalavere yapmak
|
|
| fiddle! |
{'fıdəl}
- [INTRJ] boş lâf!, saçma!, zırva!
|
|
| play first fiddle |
- [ID] birinci derecede rol oynamak
|
|
| fiddle about |
- [V] aylaklık etmek, vaktini boşa harcamak
|
|
| fiddle around |
- [V] vaktini boşa harcamak, aylaklık etmek
|
|
| fiddle away |
- [V] zaman harcamak, vakit öldürmek
|
|
| fiddle-de-dee |
{,fıdəldı'di:}
- [N] boş lâf, saçma, zırva
|
|
| fit as a fiddle |
- [ID] turp gibi, sapasağlam, demir gibi, keyifli, neşeli
|
|
| second fiddle |
- [A] ecede rol oynayan, ikinci derecede rol oynayan
|
|
| as fit as a fiddle |
turp gibi, sağlığı yerinde. |
|
| fiddle |
i.
f. {müz}., {leh}. veya alay keman; {den}. fırtına olduğu zaman tabaklar düşmesin diye sofra kenarına çekilen tahta veya ip korkuluk; {mak}. rende makinasında aletleri tutan çerçeve;
f. {k}.dili keman çalmak; sinirli sinirli parmaklarını oynatmak; boş şeylerle vakit geçirmek. fiddle away zaman öIdürmek için meşgul olmak. fit as a fiddle zinde ve neşeli. play second fiddle ikinci derecede rol oynamak. |
|
| fiddle |
i. k. dili keman.
f. k. dili 1. keman çalmak. 2. vakit geçirmek, oyalanmak. |
|
| fiddle around |
vakit geçirmek, oyalanmak. |
|
| fiddle away |
{zamanı} boş geçirmek. |
|
| Fiddle! |
ünlem Hay Allah! |
|
| play second fiddle |
ikinci derecede rol oynamak. |
|
| play second fiddle |
ikinci derecede rol oynamak. |
|
| as fit as a fiddle |
* turp gibi, sağlığı yerinde. |
|
| fiddle |
fid.dle
fîd'ıl
İsim, colloquial
* keman.
Fiil, colloquial
* keman çalmak.
* vakit geçirmek, oyalanmak. |
|
| fiddle around |
* vakit geçirmek, oyalanmak. |
|
|
|