Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
hard-headed {,hɑ:rd'hedıd}
  • [A] dik başlı, inatçı, gerçekçi

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
addle-headed {'ædəl,hedıd}
  • [A] şaşkın, sersem, beyinsiz
bald-headed {,bɔ:ld'hedıd}
  • [A] kel kafalı
go bald-headed into
  • [ID] balıklama dalmak, düşünmeden girişmek
drive a hard bargain
  • [ID] sıkı pazarlık etmek
bear hard on
  • [V] ağır gelmek, yük olmak
hard biscuit
  • [N] peksimet
bone-headed {'bəʋn,hedıd}
  • [A] kalın kafalı, mankafa, dangalak
hard case
  • [N] mesele: zor mesele, şey: zorlu şey, ceviz: çetin ceviz, tip: zorlu tip
hard cheese!
  • [INTRJ] senin bileceğin iş!, beni ilgilendirmez!
hard cider
  • [N] elma suyu, şarap: elma şarabı
clear-headed {,klıər'hedıd}
  • [A] zihni açık, aklı başında, sağlıklı düşünebilen
cool-headed {ku:l'hedıd}
  • [A] soğukkanlı, serinkanlı
hard currency
  • [N] sağlam para, tedavüldeki para, para dolaşımı
hard cyder
  • [N] elma suyu, şarap: elma şarabı
die-hard Dinle! {'daıhɑ:rd}
  • [A] inatçı, dokuzcanlı, gerici, tutucu
  • [N] inatçı, dik kafalı kimse, eski kafalı kimse, tutucu kimse, dokuzcanlı şey
hard-boiled egg
  • [N] yumurta: haşlanmış katı yumurta, yumurta: katı yumurta
empty-headed Dinle! {,emptı'hedıd}
  • [A] boş kafalı, akılsız, kuş beyinli
fallen on hard times
  • [A] düşkün
fat-headed {'fæt,hedıd}
  • [A] mankafa, aptal, kalın kafalı
gray-headed {'greı,hedıd}
  • [A] kır saçlı

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
hard worker
1. someone who works as hard as a slave.
hard disk hard disk
hard sürücü hard drive