Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
hurt Dinle! {hɜ:rt}
  • [A] kırgın, gücenmiş
  • [N] yara, bere, zarar, acı, sızı, ızdırap, üzüntü
  • [V] kâlbini kırmak, yaralamak, incitmek, acıtmak, rencide etmek, acımak, küstürmek, ağrımak, canını yakmak, kırmak, zarar vermek, zarar görmek, incinmek
hurt i.

f. {hurt} yara, bere, zarar, hasar; acı, ağrı, sızı;

f. incitmek, acıtmak, yaralamak; rencide etmek, acı vermek, kederlendirmek; zarar vermek, hasara uğratmak; acımak, ağrımak. hurtful

s. zararlı; incitici, ıstırap veren. hurtfully

z. zarar verecek şekilde; inciterek. hurtfulness

i. zarar; inciticilik.
hurt f. {hurt}
1. {bir uzva} zarar vermek, {bir uzvu} yaralamak/incitmek/zedelemek: Are you hurt? Sana bir şey oldu mu? Is your leg hurt? Bacağına bir şey oldu mu?
2. acımak; acıtmak.
3. zarar/ziyan vermek.
4. {ruhen} kırmak/yaralamak.

i.
1. {ruhsal} acı.
2. zarar, ziyan.
hurt incit
hurt hurt hırt İsim * yara, bere. * acı, ağrı, sızı. Fiil (D) hurt * incitmek, acıtmak, yaralamak. * acımak, ağrımak.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
Does it hurt when you chew?
  • [PHR] çiğnemek: Çiğnediğiniz zaman acıyor mu?
would not hurt a fly
  • [ID] karıncayı bile incitmez
My gums hurt.
  • [PHR] dişeti: Dişetim acıyor.
be hurt
  • [V] gücenmek, içerlemek, kırılmak, incinmek
Don't worry, it won't hurt.
  • [PHR] acıtmak: Endişelenmeyin, acıtmayacak.
Is anyone hurt?
  • [PHR] yaralı: Yaralı var mı?
My son is hurt.
  • [PHR] yaralamak: Oğlum yaralandı.
No one is hurt.
  • [PHR] yaralı: Yaralı yok.
When does it hurt?
  • [PHR] acıtmak: Ne zaman acıtyor?
Where does it hurt?
  • [PHR] acıtmak: Neresi acıtyor?
hurt deeply
  • [V] incitmek, kâlbini kırmak
Does it hurt when you swallow?
  • [PHR] yutkunmak: Yutkunduğunuz zaman acıyor mu?
Does it hurt when I touch it here?
  • [PHR] dokunmak: Dokunduğum zaman acıtyor mu?
Did she hurt herself? Bir yerini mi incitti?
hurt one´s feelings gücendirmek, hatırını kırmak.
hurt s.o.´s feelings birini kırmak/yaralamak.
hurt s.o.´s pride birinin onuruna/haysiyetine dokunmak, birinin gururunu kırmak.
kiss away the hurt ağrıyı öpücükle geçirmek.
Did she hurt herself? * Bir yerini mi incitti?
He wouldn't hurt a fly. * Karıncayı bile ezmez.

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
hart hurt çiğnemek
  • [V] munch
hart hurt with a crunching sound, with a crunch.
hart hurt * with a crunching sound, with a crunch.
hart hurt çiğnemek munch v.