İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
| johnny-on-the-spot |
i. A.B.D., k.dili her zaman yardım etmeye hazır becerikli kimse, Hızır gibi yetişen kimse. |
|
| johnny-on-the-spot |
{A.B.D.}, {k. dili} her zaman yardım etmeye hazır |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| baby spot |
- [N] küçük projektör, ufak spot
|
|
| beauty spot |
- [N] ben, güzellik beni, güzel manzaralı yer
|
|
| black spot |
|
|
| blind spot |
{'blaındspɒt}
- [N] kör nokta, anlaşılmayan nokta
|
|
| heat spot |
{'hi:t,spɒt}
- [N] hararetten oluşan cilt kızarıklığı, ısıya hassas cilt bölgesi
|
|
| hot spot |
- [N] sıcak bölge, sorunlu bölge, eğlence yeri, gece kulübü
|
|
| inky spot |
|
|
| johnny |
{'dʒɒnı}
|
|
| johnny-come-lately |
{,dʒɒnıkʌm'leıtlı}
- [N] yeni gelen kimse, acemi, çaylak
|
|
| johnny on the spot |
- [N] yardım: yardıma hazır kimse, hız: hızır gibi yetişen kimse
|
|
| Do you have a more level spot? |
- [PHR] düzgün: Başka biraz düzgün yer var mı?
|
|
| penalty spot |
- [N] penaltı noktası, yedi metre noktası {hokey}
|
|
| plague spot |
- [N] veba lekesi, vebalı bölge, sorunlu bölge
|
|
| the most sensitive spot |
|
|
| sensitive spot |
|
|
| shady spot |
|
|
| sore spot |
|
|
| spot |
{spɒt}
- [A] peşin para ile yapılan, hemen teslim edilen
- [N] nokta, benek, leke, puan, yer, olay yeri, ayıp, reklâm, reklâm spotu, azıcık miktar, zor durum, gece klübü, eğlence yeri, spot, sahne ışığı
- [V] benek yapmak, lekelemek, nokta yapmak, beneklemek, seçmek, ayırt etmek, görmek, tanımak, yerleştirmek, yerine koymak, yerini saptamak, lekelenmek, benek benek olmak
|
|
| in the spot |
|
|
| on the spot |
- [A] tehlikede
- [ADV] olay yerinde, oracıkta, hemen
|
|
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
|
|