Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
live Dinle! {laıv}
  • [A] canlı, diri, elektrikli, yaşayan, hayat dolu, hareketli, güncel, naklen, elektrik yüklü, sönmemiş, yanmamış, parlak
live Dinle! {lıv}
  • [V] yaşamak, hayatta kalmak, oturmak, hayatın tadını çıkarmak
live f. yaşamak, sağ olmak, hayatta olmak; beslenmek; geçinmek, ömür sürmek; oturmak, eğleşmek, ikamet etmek; geçirmek, sürmek {hayat}. live a double life iki yüzlü hayat yaşamak. live a lie sahte hayat geçirmek. live and learn yaşadıkça ögrenmek. Live and let live. Ne sen bana karış ne ben sana karışayım. live down a slander bir iftirayı unutturacak şekilde yaşamak. live fast sefahat sürmek. live out sonuna kadar yaşamak. live up to ones reputation şöhretini doğrulayacak bir hayat yaşamak.
live s. canlı, diri, zinde, hayat dolu; hayata ait, yaşayanlara ait; yanan; elektrikle dolu {tel}; parlak {renk}; asıl yerinde bulunan {kaya}; matb. basılmaya hazır; patlamamış {bomba}; radyo canlı {yayın}. live embers sönmemiş ateş korları. live load hareketli yük. live oak kışın yapraklarını dökmeyen bir ceşit meşe ağacı. live rail elektrikli lokomotife cereyan veren ray. live steam kazandan gelen tam kuvvetli istim. live wire elektrik cereyanı nakleden tel; k.dili başkalarını harekete getirme kabiliyeti olan faal kimse. a live issue günün mühim meselesi.
live f.
1. yaşamak.
2. oturmak, ikamet etmek.
3. {yaşam/ömür} sürmek, geçirmek, {hayat} yaşamak.
4. on ile beslenmek.
5. on ile geçinmek.
6. off ile geçinmek, geçimini -den sağlamak.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
live in clover
  • [ID] hali vakti yerinde olmak, refah içinde yaşamak
the course of live
  • [N] yaşam süreci
live a dog's life
  • [ID] başı dertten kurtulmamak, köpek gibi sürünmek
live beyond one's income
  • [V] gideri gelirini aşmak, ayağını yorganına göre uzatmamak
live within one's income
  • [V] ayağını yorganına göre uzatmak
live in an ivory tower
  • [V] hayâl aleminde yaşamak
live a life of pleasure
  • [ID] hızlı yaşamak
live broadcast
  • [N] canlı yayın, naklen yayın
live down
  • [V] unutturmak
live freely
  • [V] hayatın tadını çıkarmak
live in
  • [V] yatılı çalışmak
live it up
  • [ID] hızlı yaşamak, gününü gün etmek
live off
  • [V] parasıyla yaşamak, geçimini sağlamak
live on
  • [V] beslenmek, geçimini sağlamak
live on by
  • [V] geçimini sağlamak
live out
  • [V] yatılı çalışmamak, işyerinde yaşamamak
live through
  • [V] paçayı sıyırmak, kurtularak hayatta kalmak, başından geçmek
live together
  • [V] birlikte yaşamak
live up to
  • [V] ulaşmak
live well
  • [V] iyi yaşamak, rahat yaşamak