İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
| neck |
{nek}
- [N] boyun, boğaz, yaka, kıstak
- [V] sarmaş dolaş olmak (Amer.)
|
|
| neck |
i.
f. boyun; boyun gibi şey; iki kara parçasını birleştiren dil, kıstak; boğaz; müz. keman sapı; elbise yakası;
f. A.B.D., {argo} sevişirken kucaklaşıp öpüşmek. neck and neck yarışta at başı beraber. break ones neck boynu kırılmak; azami gayreti sarfetmek. fall on ones neck birinin boynuna sarılmak. get it in the neck ağır darbe yemek. risk ones neck hayatını tehlikeye koymak. stiff neck tutulmuş boyun. wry neck eğri boyun. |
|
| neck |
i. 1. boyun. 2. {elbisede} yaka. 3. {şişede} boyun, boğaz. 4. {telli çalgılarda} sap. 5. coğr. kıstak.
f. k. dili {iki sevgili} sarmaş dolaş öpüşmek. |
|
| neck |
boyun |
|
| neck |
neck
nek
İsim
* boyun.
geography
* kıstak.
* {telli çalgılarda} sap.
* elbise yakası.
* {şişede} boyun, boğaz.
Fiil, slang
* sevişirken kucaklaşıp öpüşmek. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| crane one's neck |
|
|
| get it in the neck |
- [ID] ceza: ağır ceza görmek, işten çıkarılmak
|
|
| the nape of the neck |
|
|
| back of the neck |
|
|
| break the neck of a task |
- [ID] işin çoğunu yapıp bitirmek, çoğunu bitirmek
|
|
| Can you cut a little more off the neck? |
- [PHR] ense: Ensemi biraz daha kısaltır mısınız?
|
|
| Can you measure my neck? |
- [PHR] yaka: Yakamı ölçer misiniz?
|
|
| crick in one's neck |
|
|
| crick one's neck |
- [N] boyun: boynu tutulmak
|
|
| fall on one's neck |
- [V] boyun: boynuna sarılmak
|
|
| have a stiff neck |
- [V] boyun: boynu tutulmak
|
|
| risk one's neck |
- [V] hayatını tehlikeye atmak
|
|
| stiff neck |
- [N] lumbago, boyun: tutulmuş boyun, boyun tutulması, inatçılık
|
|
| neck and crop |
- [ADV] tamamen, olduğu gibi, palas pandıras
|
|
| neck and neck |
|
|
| neck chain |
{'nektʃeın}
|
|
| pain in the neck |
- [N] baş belâsı, can sıkıcı tip
|
|
| polo-neck |
- [A] boğazlı, balıkçı yaka, polo yaka
|
|
| save one's neck |
|
|
| scruff of the neck |
|
|
|
|