Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
read Dinle! {red}
  • [A] okunan, okumuş, aydın, bilgili
read Dinle! {ri:d}
  • [V] okumak, çözmek, sökmek, yorumlamak, anlamak, okuluna gitmek, eğitimini görmek, anlamına gelmek, okunmak
read f. bak. read.

s.
read f. {read} {red}
1. okumak: read a book kitap okumak.
2. İng. okumak, ... eğitimi görmek: read law hukuk okumak.
3. anlamak, yorumlamak: I read his reply as a refusal. Cevabını ret olarak yorumladım. Do you read me? Beni anlıyor musun?
4. -de yazılı olmak: How does that article of the contract read? Sözleşmenin o maddesinde ne yazılı?
5. -i göstermek: The thermometer reads zero degrees. Termometre sıfır dereceyi gösteriyor.
6. çözmek: I can´t read that coded message. O şifreli mesajı çözemiyorum.

i. k. dili
1. okuma.
2. okuma süresi.
read {s.} okumuş, bilgili. well read çok okumuş, çok bilgili.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
read for the bar
  • [V] hukuk okumak
deeply read
  • [A] okumuş: çok okumuş, bilgili
deep-read {,di:p'red}
  • [A] okumuş: çok okumuş, bilgili: çok bilgili, derin okuyan
read between the lines
  • [ID] altındaki anlamı çıkarmak, satır aralarını okumak, gizli anlamı çıkarmak, denmek isteneni anlamak
lip-read Dinle! {'lıp,ri:d}
  • [V] dudak okumak
well-read Dinle! {,wel'red}