Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
ready Dinle! {'redı}
  • [A] hazır, amade, hazırlıklı, istekli, gönüllü, razı, çabuk, hızlı, becerikli, eldeki, kolay, el altındaki
  • [ADV] hazır, kullanıma hazır, klişeleşmiş, her günkü, gündelik
  • [N] hazır para, peşin para, nakit
ready {s.}, {i.}, {f.} hazır, anık, amade; yetenekli, istekli; çabuk kavrayan; {i.} hazır olma; gezleme durumu; {f.} hazırlamak. ready money hazır para, nakit. a ready pen iyi yazı yazma kabiliyeti. make ready for {bir şey için} hazırlamak. readily {z.} seve seve, gönüllü olarak. readiness {i.} hazır olma; anıklık; gönüllülük.
ready s.
1. hazır.
2. istekli.
3. yetenekli.
ready {s.}, {i.}, {f.} hazır, anık, amade; yetenekli, istekli; çabuk kavrayan; {i.} hazır olma; gezleme durumu; {f.} hazırlamak. ready money hazır para, nakit. a ready pen iyi yazı yazma kabiliyeti. make ready for {bir şey için} hazırlamak. readily {z.} seve seve, gönüllü olarak. readiness {i.} hazır olma; anıklık; gönüllülük.
ready s.
1. hazır.
2. istekli.
3. yetenekli.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
Will you call me when the car is ready?
  • [PHR] aramak: Arabam hazır olunca beni arar mısınız?
ready to drop
  • [ID] ayakta duracak hali kalmamış, yorgunluktan bayılacak halde
get ready
  • [V] hazırlanmak
hold oneself ready
  • [V] hazır olmak
hold ready
  • [V] hazır tutmak
ready money
  • [N] hazır para, peşin para, nakit
Are you ready to order?
  • [PHR] sipariş: Sipariş vermek için hazır mısınız?
I'm not ready to order yet.
  • [PHR] sipariş: Henüz sipariş vermek için hazır değilim.
I'm ready to order now.
  • [PHR] sipariş: Sipariş vermek için hazırım.
at the ready
  • [A] hazır durumda, atışa hazır
be ready
  • [V] hazırlıklı olmak
make ready
  • [V] hazır etmek, hazırlamak
making ready
  • [N] hazırlama
the ready
  • [N] hazır para, peşin para, nakit
When will my clothes be ready?
  • [PHR] hazır: Kıyafetlerim ne zaman hazır olur?
When will the photos be ready?
  • [PHR] hazır: Fotoğraflar ne zaman hazır olur?
ready cash
  • [N] hazır para, peşin para, nakit
ready-cooked {'redı,kʋkt}
  • [A] önceden pişmiş
ready reckoner {'redı,rekənər}
  • [N] hesap cetveli
rough-and-ready Dinle! {,rʌfən'redı}
  • [A] pratik, kaba ama iş görür, yasak savar, kaba saba ama içten, kayıtsız