Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
relation Dinle! {rı'leıʃən}
  • [N] bağıntı, ilgi, bağlantı, nispet, bağ, alâka, ilişki, ilişik, oran, akrabalık, anlatma, söyleme
relation i. münasebet, ilişki, alâka, bağıntı; nispet; akrabalık, hısımlık; akraba, hısım; anlatma, nakletme, nakil. relations

i. çoğ. ilişki, geçim; akrabalar, çevre. relationship

i. akrabalık, hısımlık; ilişki.
relation i.
1. ilgi, alaka, bağlantı, rabıta, ilişki, münasebet.
2. akraba, hısım.
3. fels. bağıntı, izafet.
4. man. bağıntı, münasebet.
5. anlatma, anlatış, nakletme, naklediş.
relation i. münasebet, ilişki, alâka, bağıntı; nispet; akrabalık, hısımlık; akraba, hısım; anlatma, nakletme, nakil. relations

i. çoğ. ilişki, geçim; akrabalar, çevre. relationship

i. akrabalık, hısımlık; ilişki.
relation i.
1. ilgi, alaka, bağlantı, rabıta, ilişki, münasebet.
2. akraba, hısım.
3. fels. bağıntı, izafet.
4. man. bağıntı, münasebet.
5. anlatma, anlatış, nakletme, naklediş.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
blood relation
  • [N] akrabalık, kan bağı
distant relation
  • [N] uzaktan akraba
official relation
  • [N] resmi görüşme
remote relation
  • [N] uzaktan akrabalık
asymmetric relation asimetrik bağıntı
bear no relation to ile ilgisi olmamak.
equivalence relation eşdeğerlik ilişkisi
in relation to ... hakkında: She said nothing in relation to that matter. O mesele hakkında hiçbir şey söylemedi.
bear no relation to * ile ilgisi olmamak.
in relation to * hakkında.
blood relation akraba
business relation iş ilişkisi
grammatical relation gramatik ilişki
lawyer client relation avukat müvekkil ilişkisi
legal relation yasal ilişki
linguistic relation dilsel ilişki
magnitude relation büyüklük ilişkisi
mathematical relation matematiksel ilişki
medical relation tıbbi ilişki
political relation siyasi ilişki