Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
rise Dinle! {raız}
  • [N] yükseliş, yükselme, doğuş {güneş}, çıkma, dirilme, artış, terfi, kaynak, bahane, neden, tepe, yükselti, tümsek, yükseklik, katılma, eklenme
  • [V] kalkmak, ayağa kalkmak, kabarmak, doğmak, yükselmek, havalanmak, yukarı kalkmak, şiddetlenmek, artmak, çıkmak, doğmak {güneş}, terfi etmek, görünmek, yükseltmek
rise f. {rose, risen} çıkmak, yukarı çıkmak; yükselmek; kalkmak, ayağa kalkmak; meydana çıkmak, zuhur etmek; kabarmak, şişmek; toplantı bitince kalkmak; doğmak {güneş, ay}; çıkmak, gözükmek; başlamak, peyda olmak, hâsıl olmak; artmak, çoğalmak; ilerlemek, zenginleşmek; ayaklanmak, isyan etmek; açılmak, ferahlamak, iyileşmek; revaç bulmak; pahası artmak; dirilmek, ölüm yatağından kalkmak. rise to the occasion fırsattan istifade etmek.
rise i. doğuş, yükseliş; bayır, tümsek; artış, yükseliş; sesin tizleşrnesi; sesin yükselip artması; su yüzeyine çıkış {balık}; zuhur, meydana çıkış; {ing}{maaşta} zam. give rise to sebep olmak, davet etmek. on the rise artmakta, yükselmekte. get a rise out of one şaka ile birisinin zayıf noktasma temas ederek heyecanlandırmak.
rise f. {rose,

risen}
1. yukarı çıkmak, yükselmek.
2. yükselmek, artmak: Prices are rising. Fiyatlar artıyor.
3. kalkmak, ayağa kalkmak: The students rose when the teacher entered the room. Öğretmen odaya girince öğrenciler ayağa kalktı.
4. kalkmak, yataktan kalkmak: He rises early. Sabahları erken kalkar.
5. {ekmek, hamur v.b.} kabarmak.
6. {güneş/ay} doğmak.
7. ortaya çıkmak, gözükmek, belirmek: The mountains rose up before him. Önünde dağlar belirdi.
8. {nehir} doğmak, çıkmak.
9. {rüzgâr} kuvvetlenmek, hızı artmak.
10. up ayaklanmak, isyan etmek.

i.
1. artış, yükseliş.
2. yükselme.
3. doğuş.
4. bayır, yokuş.
5. İng. {maaşta} zam.
6. meydana çıkış.
rise f. {rose, risen} çıkmak, yukarı çıkmak; yükselmek; kalkmak, ayağa kalkmak; meydana çıkmak, zuhur etmek; kabarmak, şişmek; toplantı bitince kalkmak; doğmak {güneş, ay}; çıkmak, gözükmek; başlamak, peyda olmak, hâsıl olmak; artmak, çoğalmak; ilerlemek, zenginleşmek; ayaklanmak, isyan etmek; açılmak, ferahlamak, iyileşmek; revaç bulmak; pahası artmak; dirilmek, ölüm yatağından kalkmak. rise to the occasion fırsattan istifade etmek.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
rise from the ashes
  • [V] yeniden dirilmek
rise from the dead
  • [V] yeniden dirilmek
rise to the fly
  • [ID] oltaya gelmek, sazanlık etmek
make one's gorge rise
  • [V] bulandırmak: midesini bulandırmak
rise with the lark
  • [V] erken kalkmak, sabah: sabahın köründe kalkmak
rise to the occasion
  • [V] kendini göstermek, kendini ispatlamak
rise in rebellion
  • [V] ayaklanmak
rise!
  • [INTRJ] ayağa kalkın!, herkes ayağa kalksın!
give rise to
  • [V] neden olmak, yol açmak
rise against
  • [V] başkaldırmak
rise early
  • [V] erken kalkmak
rise out of the ruck
  • [V] öne çıkmak, sıradan insanlardan ayrılmak
rise to stardom
  • [V] yıldız olmak
make one's stomach rise
  • [V] bulandırmak: midesini bulandırmak
give rise to thought
  • [V] düşündürmek
get a rise out of s.o. k. dili birinin bamteline dokunup ağzını açtırmak.
get a rise out of s.o. k. dili dalga geçerek birini kızdırmak.
give rise to -e yol açmak, -e sebebiyet vermek.
give rise to -e yol açmak, -e neden olmak, -i meydana getirmek.
high rise
1. yüksek bina.