| small beer |
- [ID] önemsiz kimse, değersiz şey, önemsiz şey, önemsiz sözler
- [N] bira: hafif bira
|
|
| think no small beer of oneself |
- [ID] kendini dev aynasında görmek, kendini bir şey sanmak
|
|
| I want small bills, please. |
- [PHR] rica: Küçük para rica ediyorum lütfen.
|
|
| small drum |
|
|
| small forest |
|
|
| I'd like a game for a small child. |
- [PHR] oyun: Küçük çocuk için oyun arıyorum.
|
|
| Could you include some small change too? |
- [PHR] bozuk: Biraz bozuk para da verebilir misiniz?
|
|
| small intestine |
|
|
| I'm looking for a small piece of jewelry. |
- [PHR] mücevher: Küçük mücevher bakıyorum.
|
|
| jumbo-sized |
|
|
| small lake |
|
|
| life-sized |
{'laıfsaızd}
|
|
| middle-sized |
{'mıdəl,saızd}
|
|
| pint-sized |
{'paınt,saızd}
- [A] ufak tefek, ufaklık, bacaksız
|
|
| pocket-sized |
{'pɒkıt,saızd}
|
|
| small potatoes |
- [N] ıvır zıvır, ufak tefek şey
|
|
| think oneself no small potatoes |
- [ID] kendini beğenmek, kendini kafdağında görmek, küçük dağları ben yarattım demek
|
|
| This room is too small. |
- [PHR] oda: Bu oda çok küçük.
|
|
| small shot |
- [N] saçma, av kurşunu, saçma tanesi
|
|
| -sized |
|
|