İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
soul |
{səʋl}
- [N] ruh, can, gönül, kişi, kimse, öz, timsal
|
|
soul |
i. 1. ruh. 2. gerçek duygu, içtenlik. 3. kimse, biri: He´s a good old soul. İyi kalpli bir ihtiyardır o. 4. {bir şeyin} ta kendisi: He´s the soul of generosity. Cömertliğin ta kendisidir. 5. Amerikalı zencilerin yarattığı bir müzik türü. |
|
soul |
i. ruh, can; zenci müziğinin uyandırdığı heyecan veya his; fels. tin; hissiyat, maneviyat; öz, nüve; kök, temel; canlılık; şahıs, kişi, kimse. soul brother A.B.D. zenci soydaş. soul food A.B.D. Güneyli zencilere özgü yemek. |
|
soul |
soul
sol
İsim
* ruh.
* gerçek duygu, içtenlik.
* kimse, biri:
He's a good old soul.
İyi kalpli bir ihtiyardır o.
* {bir şeyin} ta kendisi.
* Amerikalı zencilerin yarattığı bir müzik türü. |
|
soul |
ruh, can; zenci müziğinin uyandırdığı heyecan veya |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
| |