İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
space |
{speıs}
- [N] uzay, feza, mekân, aralık, mesafe, yer, alan, boşluk, açıklık, uzaklık, ara, süre, espas, reklâm süresi (tv)
- [V] ara vermek, boşluk bırakmak, aralık bırakmak, espas koymak, aralıklı dizmek
|
|
space |
i. 1. yer, alan: parking space park yeri. Is there space for our display? Sergimize yer var mı? 2. mesafe: in the space of ten miles on millik bir mesafe içinde. 3. boşluk: He was gazing into space. Boşluğa bakıyordu. 4. uzay, feza. 5. süre, müddet. 6. aralık, espas: Leave a space between each word and each line. Her sözcük ve her satır arasında bir aralık bırak. 7. mat. uzam. |
|
space |
f. aralık koymak, fasıla bırakmak; aralıklara bölmek. |
|
space |
i. yer, alan, meydan; mesafe, aralık, fasıla; müddet; feza, uzay; matb. espas, iki kelime arasını açmak için kullanılan maden parçası; müz. ara; mat. uzam, vusat. space bar {daktiloda} aralık tuşu, espas tuşu, atlama tuşu. space heater A.B.D. soba. space platform, space station suni uydu. space probe uzaydan bilgi gönderen uydu. |
|
space |
alan |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
|
Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
|
|