Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
specific Dinle! {spı'sıfık}
  • [A] spesifik, özel, belli, belirli, kendine özgü, özellikli, özgül, kesin
  • [N] özel ilaç, özel amaçlı ilaç
specific s.

i. özgü, kendine has; özgül; spesifik, özel, hususi, belirli, muayyen; kesin, kati, sarih; tıb. iyileştirici, tedavi edici {ilâç}; tıb. belirli bir mikroptan husule gelen; uzunluk, ağırlık ve miktara göre alınan gümrük vergisine ait;

i. özel bir gaye uğruna kullanılan şey; tıb. belirli bir hastalık tedavisinde kullanılan ilâç; gen. çoğ, {A.B.D.}, k.dili. özellikler specific difference. biyol. tür farkı. specific gravity özgül ağırlık. specific heat spesifik ısı. specifically

z. özellikle, hususi olarak, bilhassa.
specific s.
1. belirli.
2. kesin ve apaçık.
3. fiz. kim. özgül.
specific belirli
specific özgü

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
specific aim
  • [N] belirli amaç, belli maksat
specific gravity
  • [N] özgül ağırlık
specific heat
  • [N] özısı
specific weight
  • [N] özgül ağırlık
apparent specific gravity zahiri özgül ağırlık
application specific integrate uygulamaya özgül tümdevre
Application Specific Integrated Circuit (ASIC) uygulamaya özgül tümdevre
Field Specific Switch Alana Özgü Anahtar
Field Specific Switches Alana Özel Anahtarlar
specific emission özgül salım
specific gravity özgül ağırlık.
specific gravity fiz. özgül ağırlık.
specific heat fiz. özgül ısı.
Specific printer Belirli yazıcı
Specific time Belirli saatte
time specific belirli bir anda başlayan
Use Specific Printer Belirli Yazıcıyı Kullan
specific gravity * özgül ağırlık.
specific gravity özgül ağırlık
specific heat özgül sıcaklık