| steady |
{'stedı}
- [A] sağlam, sarsılmaz, istikrarlı, düzenli, oturmuş, titremeyen, sakin, sürekli, devamlı, değişmez, sabit
- [N] sabit durum, istikrar, kalıcı arkadaş, kız arkadaş, sevgili, uzatmalı sevgili
- [V] sallanmasını kesmek, titremesini durdurmak, sakinleştirmek, sabit kalmak, hareket etmemek, kıpırdamamak, titrememek, istikrarlı gitmek
|
|
| steady |
s.
i.
f. ünlem sabit, titremez, sallanmaz, değişiklik göstermez, oynamaz; şaşmaz, dönmez, metin; sağlam; ılımlı, ciddi; düzenli, muntazam; sürekli, daimi; den. yerinde duran, rüzgârdan sallanmaz;
i. {argo} devamlı flört edilen arkadaş;
f. sabit kılmak, titremesini veya sallanmasını kesmek; sabit durmak, sallanmamak, kımıldamamak; ünlem, den. Viyal Ağır ağır Oynatmak Sakin ol. go steady k.dili. devamlı olarak aynı kişi ile flört etmek. steadily
z. durmadan, muntazaman. steadiness
i. metanet, sarsılmazlık. |
|
| steady |
s. 1. titremeyen; sağlam. 2. değişmeyen; durmayan, devamlı. 3. durmadan aynı şekilde akan {su}. 4. sabit {bakış}. 5. sağlam, pusulayı şaşırmayan {kimse}. 6. tutarlı, istikrarlı, güvenilir. 7. sağlam {sinirler}: He´s got steady nerves. Sinirleri sağlam. 8. k. dili bir başkasıyla çıkmayan/flört etmeyen {erkek/kız arkadaş}.
f. 1. {bir şeyin} titremesini durdurmak. 2. sakinleştirmek. 3. istikrar bulmak. 4. doğru yola getirmek; {birini} doğru yolda tutmak. |
|
| steady |
dengeli |
|
| steady |
kararlı |
|
|