Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
stock Dinle! {stɒk}
  • [A] besi, mevcut, standart, basmakalıp, repertuardaki, stok
  • [N] damızlık, stok, malzeme, hammadde, hayvan mevcudu, sermaye, varlık, hisse senedi, tahvil, et suyu, çorba: et suyuna çorba, atkı, gövde {ağaç vb.}, kütük, dipçik, sap, şebboy, payanda, kızak {gemi}, soy, nesil, boyunduruk
  • [V] stoklamak, stok yapmak, depolamak, yığmak
stock i. stok, depo malları; mevcut mal; satılacak mal; bir çiftlikte bulunan hayvanlar; sermaye hisseleri, hisse senedi; ağaç gövdesi; ırk, silsile, soy, nesep, nesil; dil ailesi; menşe; asıl; çorba için hazırlanan et suyu; hammadde; tüfek veya tabanca kundağı; top arabasının ana dingili; sap, kabza, el; mak. yiv kesen aletin kolu; üzerine aşı yapılan dal; aşı budağının alındığı dal; iskambil oyunculara dağıtılmayan kâğıtlar; tiyatro trupu ve repertuvarı. stocks i, eski tomruk {ceza}; gemi inşaat kızağı. stock boy satılacak malları dükkânda tanzim eden kimse. stock car yarış için gerekli değişiklikler yapılmış araba. stock company hisse senetleri çıkaran şirket; tiyatro trupu. stock dove yabani güvercin, zool. Columba oenas, stock exchange. borsa stock farm hayvan çiftliği. stock in trade dükkandaki mal, sermaye, kuvvetli taraf. stock market borsa; hisse senetleri fiyatlarının inip çıkması. stock taking malın mevcudunu sayma, mevcudu kontrol. in stock mevcut {mal}. on the stocks {gemi} yapılmakta, inşa halinde. out of stock elde kalmamış, mevcudu tükenmiş. take stock malın mevcudunu saymak, önceden hesaplamak veya imtihan etmek .take stock in k.dili. ilgilenmek, alâkadar olmak; önem vermek; inanmak.
stock f. stok yapmak, mal yığmak; mal ile doldurmak; filiz sürmek.
stock s.

z. alelade; beklenen; stok olarak elde tutulan; her vakit kullanılmaya hazır, elde bulundurulan;

z. tamamen, kütük gibi {hareketsiz}. stock answer daima hazır cevap.
stock i. şebboy, bot. Matthiola; kırmızı şebboy, bot. Matthiola incana.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
capital stock
  • [V] öz sermaye, hisse senedi sermayesi
stock certificate
  • [N] hisse senedi
common stock
  • [N] adi aksiyon, adi hisse senedi
die stock {'daı,stɒk}
  • [N] el paftası, dişli kılavuz anahtarı
inventory stock
  • [N] demirbaş eşya
joint-stock {,dʒɔınt'stɒk}
  • [A] anonim
joint-stock company {,dʒɔınt'stɒk,kʌmpənı}
  • [N] anonim şirket, sermayesi bölünmüş şirket
joint-stock corporation
  • [N] anonim şirket
physical stock
  • [N] mevcut stok
rolling stock {'rəʋlıŋstɒk}
  • [N] demiryolu araçları, lokomotif ve vagonlar
root-stock {'ru:t,stɒk}
  • [N] kök gövde, rizom, asıl, kaynak
dead stock
  • [N] tarım makineleri, çiftlik demirbaşları
fat stock {'fætstɒk}
  • [N] kesimlik hayvanlar, besi hayvanları, besiye çekilen hayvanlar
in stock
  • [A] eldeki
paper stock
  • [N] kâğıt hamuru
take stock
  • [V] sayım yapmak, malları saymak, durum değerlendirmesi yapmak
take stock of
  • [V] farkına varmak, tahmin etmek
We are out of stock.
  • [PHR] kalmamış: Maalesef elimizde kalmamış.
When will you get new stock?
  • [PHR] stok: Yeni stoklarınız ne zaman gelecek?
stock book
  • [N] stok defteri, envanter defteri, hisse senedi defteri