İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
vice- |
{vaıs}
|
|
vice- |
önek yardımcı, muavin, ikinci: vice-chairman yardımcı başkan. vice-consul ikinci konsolos, konsolos yardımcısı, viskonsül. vice-president başkan yardımcısı, ikinci başkan. |
|
vice- |
vice-
vays
önek
* yardımcı, muavin, ikinci:
vice-chairman
yardımcı başkan.
vice- consul
konsolos yardımcısı, viskonsül.
vice-president
ikinci başkan, başkan yardımcısı. |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
in the bondage of vice |
- [A] bağımlı, bağımlılığı olan, kötü alışkanlığı olan
|
|
den of vice |
|
|
vice |
{vaıs}
- [N] ahlaksızlık, kötülük, özür, kusur, zaaf, çapkınlık, huysuzluk {at}, mengene, vekil
- [PREP] yerine
|
|
vice admiral |
{,vaıs'ædmərəl}
|
|
vice-chairman |
{,vaıs'tʃeərmən}
|
|
vice-chairmen |
{,vaıs'tʃeərmən} - çoğul 'vice-chairman' |
|
vice-chancellor |
{,vaıs'tʃænsələr}
- [N] başhekim yardımcısı, rektör yardımcısı
|
|
vice-consul |
{,vaıs'kɒnsəl}
- [N] konsolos yardımcısı, viskonsül
|
|
vice-gerent |
{,vaıs'dʒerənt}
|
|
vice-governor |
{,vaıs'gʌvərnər}
|
|
vice-president |
{,vaıs'prezıdənt}
- [N] başkan yardımcısı, müdür (Amer.)
|
|
vice versa |
- [ADV] karşılıklı olarak, ve tersi
|
|
wallow in vice |
- [V] sefahat içinde yaşamak
|
|
and vice versa |
ve tersine, ve aksine: The bigger the fish, the blander its taste, and vice versa. Balık büyüdükçe tadı yavanlaşır ve tersine. |
|
bench vice |
tezgah mengenesi |
|
vice |
i. İng., bak. vise. |
|
vice |
i. 1. kötü alışkanlık: Cigarette smoking is a vice. Sigara içmek kötü bir alışkanlıktır. 2. ahlaksızlık {özellikle fuhuş ve uyuşturucu ticareti}. |
|
vice |
vise. |
|
vice |
{edat} yerine. |
|
vice |
i. ayıp, kusur, leke; kötü alışkanlık, kötü huy; {at} kötü oyun. vice squad fuhuş ve kumar kontrolü ile görevli polis ekibi. |
|
|
|