İngilizce » Türkçe  |
Yukarı  |
view |
{vju:}
- [N] bakış, görüş, görüş alanı, manzara, panaroma, görünüm, görüntü, beklenti, amaç, fikir, kanı, gösterme, yayınlama
- [V] bakmak, görmek, incelemek, üzerinde düşünmek, seyretmek
|
|
view |
i. 1. bakış: point of view bakış açısı. 2. görüş, fikir, düşünce: exchange of views fikir alışverişi. 3. görünüm, manzara: This house has a wonderful view of the Bosporus. Bu evin harika bir Boğaz manzarası var. 4. maksat, amaç: It was done with a view to establishing closer business ties. Daha yakın iş ilişkileri kurmak amacıyla yapıldı. |
|
view |
i.
f. bakış, nazar, bakma; görüş; göz ayrımı; görüş alanı; manzara, görünüm; maksat, emel, meram;
f. görmek, bakmak; yoklamak, muayene etmek, tetkik etmek; mütalaa etmek, düşünmek. view finder foto. vizor. birds eye view kuşbakışı. in full view tam göz önünde. in view of karşısında; sergide. point of view görüş noktası, bakış açısı. with a view to maksadı ile, amacıyle; umidiyle. viewless
s. manzarasız; fikirsiz; gözükmez. |
|
view |
bakmak |
|
View |
Geçerli görünümü |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı  |
aerial view |
|
|
bird's-eye view |
{,bɜ:rdzaı'vju:}
|
|
cutaway view |
|
|
front view |
- [N] önden görünüş, ön tarafın görünüşü
|
|
hide from view |
- [V] göz önünden kaldırmak, ortadan kaldırmak
|
|
pay-per-view |
- [N] televizyon: paralı televizyon yayını
|
|
from every point of view |
|
|
from my point of view |
|
|
private view |
- [N] kişisel görüş, şahsi görüş
|
|
side view |
{'saıdvju:}
- [N] yandan görünüş, profil
|
|
at first view |
- [ADV] ilk görüşte, ilk bakışta
|
|
come into view |
|
|
come in view |
- [V] ortaya çıkmak, görünmek
|
|
exploded view |
- [N] çizelge, şema, çizim: sökülmüş hali gösteren çizim
|
|
form a view on |
|
|
full view |
|
|
have in view |
- [V] niyeti olmak, kafasında olmak, planlamak
|
|
keep in view |
- [V] göz önünde tutmak, göz önüne almak
|
|
on the long view |
- [ADV] uzun vadede, ilerisi düşünüldüğünde
|
|
on view |
- [ADV] sergilenmekte, gösterimde
|
|
|
|