İngilizce » Türkçe |
Yukarı |
walk |
{wɔ:k}
- [N] yürüme, yürüyüş, gezinti, yol, yürüyüş yolu, yürünecek mesafe, yürünecek yer, devriye gezme, iş sahası, koyun çiftliği
- [V] yürümek, yürüyerek gitmek, dolaşmak, gezdirmek, gezmek, adımlamak, adımla ölçmek, yürütmek, dolaştırmak, yürüyüşe çıkarmak, yürüterek yormak, eşlik etmek, taşımak {iterek}
|
|
walk |
f.
i. yürümek, yürüyerek gitmek, yaya gitmek; davranmak, hareket etmek; yürütmek, yavaş gezdirmek; beraberinde yürüyüşe çıkmak; öldükten sonra hayalet olarak dünyaya gelmek; adımlamak, adımla ölçmek; ağır bir yükü köşeleri üzerinde yürüterek taşımak;
i. gezme, yürüme; yürüyüş; tavır, hareket, gidiş; hayat sahası; yürüyecek yer, kaldırım, yol, yaya yolu; otlak; {beysbol} topa vurmadan birince kaleye ilerleyebilme hakkı. walk away from rahatlıkla kazanmak; kazadan ucuz kurtulmak. walk away with ön plana geçmek. walk in içeri girmek. Walk in. İçeri buyurun. walk of life hayat yolu, meslek. walk off ansızın terk etmek; yürüyerek zayıflamak veya ayılmak. walk off with kazanmak; yürütmek, çalmak. walk out k.dili. grev yapmak. walk out on terk etmek. wolk out with refakat etmek. walk over kolay yenmek; baskın çıkmak. walk the floor adımlamak. walk the streets sokakta sürtmek; sokak sokak dolaşmak. walk the wards viziteye çıkmak. walk through {tiyatro} ilk provaları yapmak. go at a walk yavaş yavaş yürümek. take a walk gezmeye gitmek; sıvışmak. win in a walk kolayca kazanmak. |
|
walk |
f. 1. yürümek, yürüyerek gitmek: We walked all the way from Üsküdar to Kadıköy. Üsküdar´dan ta Kadıköy´e kadar yürüdük. I didn´t come by car; I walked. Arabayla gelmedim; yürüyerek geldim. 2. dolaşmak, gezmek: She went out to walk in the park. Parkta dolaşmaya çıktı. 3. dolaştırmak, gezdirmek: He is walking the dog in the garden. Köpeği bahçede gezdiriyor. He is walking the visitors through the factory. Konuklara fabrikayı gezdiriyor.
i. 1. yürüme, gezme. 2. yürüyüş, gezinti. 3. yürüyüş {tarzı}. 4. yol: I came by foot; it was a long walk. Yürüyerek geldim; yol uzundu. 5. {bahçede taş/beton} yol. |
|
walk |
walk
wôk
Fiil
* yürümek, yürüyerek gitmek:
I walked all the way from Beşiktaş to Bebek.
Beşiktaş'tan ta Bebek'e kadar yürüdüm.
I didn't come by car; I walked.
Arabayla gelmedim; yürüyerek geldim.
* dolaşmak, gezmek:
She went out to walk in the park.
Parkta dolaşmaya çıktı.
* dolaştırmak, gezdirmek:
He is walking the dog in the garden.
Köpeği bahçede gezdiriyor.
He is walking the visitors through the factory.
Konuklara fabrikayı gezdiriyor.
İsim
* yürüme, gezme.
* yürüyüş, gezinti.
* yürüyüş {tarzı}.
* yol:
I came by foot; it was a long walk.
Yürüyerek geldim; yol uzundu.
* {bahçede taş veya beton} yol. |
|
walk |
yürümek, yürüyerek gitmek, yaya gitmek; davranmak, |
|
|
İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar |
Yukarı |
walk on air |
- [ID] ayakları yere değmemek, sevinç: sevinçten havalara uçmak, etekleri zil çalmak
|
|
board walk |
{'bɔ:rd,wɔ:k}
- [N] deniz kıyısındaki tahta yol
|
|
walk across the bridge |
|
|
Is it close enough to walk? |
- [PHR] yanında: Yürüyüş yanında mı?
|
|
walk-in closet |
- [N] büyük gömme dolap, geniş gömme dolap, büyük yüklük
|
|
Do you have any dolls that walk and talk? |
- [PHR] bebek: Yürüyen ve konuşan oyuncak bebekleriniz var mı?
|
|
have a walk |
- [V] yürüyüş yapmak, yürümek
|
|
walk lame |
|
|
measured walk |
|
|
walk the plank |
- [V] güvertedeki kalastan zorla yürütülmek, atılmak, kovulmak
|
|
side walk |
{'saıd,wɔ:k}
|
|
walk across the street |
- [V] karşıya geçmek, karşıdan karşıya geçmek
|
|
walk into a trap |
|
|
begin to walk |
|
|
Can I walk or should I take a taxi? |
- [PHR] yürümek: Yürüyebilir miyim yoksa taksi mi çağırayım?
|
|
go at a walk |
- [V] yavaş yavaş yürümek, ağır yürümek
|
|
go for a walk |
- [V] gezintiye çıkmak, gezmeye gitmek, yürüyüşe çıkmak, dolaşmak, dolaşmaya çıkmak, gezinti yapmak, gezinmek, gezmeye çıkmak
|
|
Is it too far to walk? |
- [PHR] yürümek: Yürümek için çok mu uzak?
|
|
It's about a five-minute walk. |
- [PHR] yürümek: Yürüyerek beş dakika tutar.
|
|
It's a short walk. |
- [PHR] yürümek: Yürüyerek gidebilirsiniz.
|
|
|
|