| 
							
								| wet |  {wet} 
 [A] ıslak, yaş, nemli, yağışlı, yağmurlu, sulu, içkili, içkinin serbest olduğu, isteksiz, hatalı, martavalcı[N] martavalcı, ıslaklık, rutubet, yağmurlu hava, içki, içki yasağı karşıtı, isteksiz kimse[V] ıslatmak, içki ile kutlamak
 |  |  
								| wet | s. { 
 __ter,
 
 __test}
 1. yaş, ıslak.
 2. yağmurlu: a wet day yağmurlu bir gün.
 3. k. dili içki yasağı olmayan {yer}.
 
 f. {wet/
 
 __ted,
 
 __ting}
 1. ıslatmak; ıslanmak.
 2. -e işemek, -i ıslatmak: Small children sometimes wet the bed. Küçük çocuklar bazen yatağını ıslatır.
 
 i. yaşlık, nem, rutubet.
 |  |  
								| wet | s. {-ter, -test}, 
 f. {-ted,- ting},
 
 i.  yaş, ıslak; yağmurlu; kim .su veya başka sıvı  ile yapılan; k.dili. içki yasağı olmayan {yer};  kurumamış;
 
 f. ıslatmak; ıslanmak; işemek;
 
 i. yaşlık, nem, rutubet; su; yağmur; yağmurlu hava; {A.B.D.} içki yasağı aleyhtarı. all  wet {argo} martaval; martavalcı. wet blanket k.dili. neşeyi kaçıran şey; şevki kıran  kimse. wetbulb thermometer üstü ıslak  bulundurulan termometre. wet day yağmurlu gün. wet goods fıçı veya şişelerde  bulunan sıvı maddeler; k.dili. alkollü içkiler.  wet nurse sütnine. wet rot nemle oluşan çürüme. wet suit ıslak dalış elbisesi.  wet to the skin iliklerine kadar ıslanmış.  wettish
 
 s. yaşça, ıslakça, nemli. wetness
 
 i. ıslaklık, nem, rutubet.
 |  |  
								| wet | ıslak |  |  
								| wet | wet
wet
Sıfat (S) wetter, wettest
   * yaş, ıslak.
   * yağmurlu:
wet day
yağmurlu gün.
Konuşma Dili
   * içki yasağı olmayan {yer}.
Fiil (D) wet/wetted, wetting
   * ıslatmak; ıslanmak.
   * işemek.
İsim
   * yaşlık, nem, rutubet.
   * yağmur.
   * yağmurlu hava. |  |  |