what |
{wɒt}
- [A] hangi, ne
- [PRON] hangi, ne, neyi, neleri
|
|
what |
zam.,
s. {ünlem} ne; ne kadar; bir şey; {Bazen ingilizcede what kelimesi ile baslayan cümlecikler Türkçe cümlede fiil içinde belirlenir. What you are doing is correct Yaptıgınız doğrudur. He has no income but what he earns Kazandığından başka geliri yoktur};
s. ne, hangi;{ünlem} Ne? Vay! What good is it? Neye yarar? Faydası ne? whats what k.dili. işin mahiyeti, gerçek durum .Whats what? Whats cooking? k.dili. Naber? Ne var ne yok? and what not ve saire. and what have you ve saire. what if... ya...ise... what with hesaba kattıktan sonra, düsünerek, den dolayı. what for niçin;{ argo} azarlama; leh. ne biçim. what about unutmayalım; ne haber .What of it? Ne fark eder? Vız gelir? Bana ne. What the devil What the hell Allah cezasını versin, Kahrolası. what chamacallit k.dili. şey, zırıtılı, zımbırtı. no matter what ne olursa olsun. what it takes ne gerekirse. Whats with him ? {argo} Nesi var ? { Do you } know what ? Haberin var mı? Biliyormusun? Whats it to you? Sana ne? I dont know but what it will work Başarılı olacağını tahmin ediyorum. |
|
what |
zam. 1. ne: What´s this? Bu ne? Tell me what she said. Bana ne dediğini söyle. What do you think I am? Beni ne zannediyorsun? Don´t forget what she said! Onun dediğini unutma! I´ve no money but what you see here. Burada gördüğünden başka param yok. Their production today is not what it was. Onların şimdiki üretimi eskisi gibi değil. 2. Şaşkınlık belirtir: What, no lunch? Ne diyorsun? Öğle yemeği yok mu?/Ne, öğle yemeği yok mu?
s. 1. ne; hangi: What news have you had from them? Onlardan ne haber? What time is it? Saat kaç? What books have you read this summer? Bu yaz hangi kitapları okudun? What money I have is in the safe. Ne kadar param varsa kasada. 2. ne; ne kadar çok; ne kadar büyük {Şaşkınlık, hoşnutluk, öfke v.b. duyguları pekiştirmek için kullanılır.}: What beautiful trees! Ne güzel ağaçlar! What a delightful spot! Ne güzel bir yer! With what joy did I hand her over to them! Kendisini onlara ne büyük bir sevinçle teslim ettim, bir bilsen! He remembered what great sadness he´d felt then. O zamanki hüznünün ne kadar büyük olduğunu hatırladı. What a mess! Şu karışıklığa bak! |
|
what |
1. zam.,
s., {ünlem} ne; ne kadar; bir şey; {Bazen ingilizcede what kelimesi ile baslayan cümlecikler Türkçe cümlede fiil içinde belirlenir. What you are doing is correct Yaptıgınız doğrudur. He has no income but what he earns Kazandığından başka g. 2. hangi. ne. neyi. neleri. 3. ne. hangi. |
|
what |
what
hw^t, hwat
Zamir
* ne:
What's this?
Bu ne?
Tell me what she said.
Bana ne dediğini söyle.
What do you think I am?
Beni ne zannediyorsun?
Don't forget what she said!
Onun dediğini unutma!
I've no money but what you see here.
Burada gördüğünden başka param yok.
Their production today is not what it was.
Onların şimdiki üretimi eskisi gibi değil.
* (Şaşkınlık belirtir:)
What, no lunch?
Ne diyorsun? Öğle yemeği yok mu?/Ne, öğle yemeği yok mu?
Sıfat
* ne; hangi:
What news have you had from them?
Onlardan ne haber?
What time is it?
Saat kaç?
What books have you read this summer?
Bu yaz hangi kitapları okudun?
What money I have is in the safe.
Ne kadar param varsa kasada.
* ne; ne kadar çok; ne kadar büyük ({Şaşkınlık, hoşnutluk, öfke v.b. duyguları pekiştirmek için kullanılır.}):
What beautiful trees!
Ne güzel ağaçlar!
What a delightful spot!
Ne güzel bir yer!
With what joy did I hand her over to them!
Kendisini onlara ne büyük bir sevinçle teslim ettim, bir bilsen!
He remembered what great sadness he'd felt then.
O zamanki hüznünün ne kadar büyük olduğunu hatırladı.
What a mess!
Şu karışıklığa bak! |
|
|