Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
foul-spoken
  • [A] ağzı bozuk, küfürbaz

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
foul air
  • [N] grizu
civil-spoken {,sıvəl'spəʋkən}
  • [A] nazik, terbiyeli
spoken English
  • [N] İngilizce: konuşma İngilizcesi
through fair and foul
  • [ID] iyi ve kötü günde
foul Dinle! {faʋl}
  • [A] pis, fena, iğrenç, kokuşmuş, bozuk, tıkanmış, çirkin, kaba, hilebaz, hilekâr, hain, dolaşık, karışmış, kural: kurallara aykırı, faul
  • [ADV] kural: kurallara aykırı olarak, çirkin biçimde, kabaca, açık saçık, faullü olarak
  • [N] zor durum, faul, kural: kurallara aykırı hareket, çarpışma {gemi}
  • [V] karıştırmak, bozmak, kirletmek, tıkamak, faul yapmak, çarpmak {gemi}, bindirmek {gemi}, kirlenmek, pislenmek, dolaştırmak
fall foul of
  • [ID] başı derde girmek, çatmak
play foul
  • [V] faullü oynamak
play smb. foul
  • [ID] hainlik etmek, oyun oynamak
foul-mouthed {'faʋl,maʋðd}
  • [A] ağzı bozuk, küfürbaz
foul play
  • [N] kural: kurallara aykırı oyun, faul, suikâst, hainlik
foul shot
  • [N] faul atışı (basket.)
foul (smell) {faʋl}
  • [A] ağır
foul up
  • [V] dolaştırmak, karıştırmak, bozmak, rezil etmek, kirletmek, tıkamak, tıkanmak, karmakarışık olmak
free-spoken Dinle! {,fri:'spəʋkən}
  • [A] açık sözlü, sözünü esirgemeyen
plain spoken {,pleın'spəʋkən}
  • [A] dobra dobra konuşan
pleasant-spoken
  • [A] tatlı dilli
short-spoken Dinle! {,ʃɔ:rt'spəʋkən}
  • [A] kaba, sert, nezaketsiz
smooth spoken {'smu:ð,spəʋkən}
  • [A] tatlı dilli
soft-spoken Dinle! {,sɔ:ft'spəʋkən}
  • [A] yumuşak sesli, tatlı dilli, iki yüzlü
-spoken
  • [SUFF] konuşan