Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
great Dinle! {greıt}
  • [A] büyük, önemli, ulu, muazzam, ünlü, hevesli, iyi, çok iyi, mükemmel
great s.
1. büyük {derece/miktar}, çok.
2. büyük, muazzam; önemli.
3. k. dili mükemmel, fevkalade, harika.
great {s.}, {z.}, büyük, kocaman, iri, cüsseli, azametli; çok, sayıca çok, külliyetli; uzun, sürekli; fazla; önemli; yüksek, meşhur; asil; mahir, usta; fevkalade; {k.dili} mükemmel; {z.}, {k.dili} çok iyi, yolunda. great with eski hamile. be great on {k.dili} doğru malumatı olmak; meraklı olmak. the great büyükler. greats {i.}, {k.dili} gözde kimseler. Great Bear Büyük Ayı. Great Britain Büyük Britanya. great circle {coğr.} büyük daire. a great deal çok, pek çok. the Great Divide bir kıtayı bölen su hattı; büyük kriz; öIüm ile hayatm arasındaki hat. great friends iyi dostlar. great horned owl büyük bir baykuş, {zool.} Bubo virginianus. Great Lakes A.B.D. ile Kanada arasındaki göller topluluğu. great organ {müz.} büyük bir orgun en büyük ve pes sesli borular takımı. Great Plains A.B.D. ve Kanadanın Kayalık Dağları doğusundaki platoluk bölge. Great Scott! Allah Allah! great seal hükümetin, resmi mührü. great tit büyük baştankara, {zool.} Parus major. great toe ayak baş parmağı. a great walk er yürüyüş meraklısı. Great Wall of China Çin Seddi. great white heron büyük balıkçıl, {zool.} Ardea occidentalis; Egretta alba; Casmerodius albus. It would be great if ...olsa çok iyi olur. Iive to a great old age çok yaşlanmak. greatly {z.} çokça greatness {i.} büyüklük.
great great greyt Sıfat * büyük {derece, miktar}, çok. * büyük, muazzam; önemli. Konuşma Dili * mükemmel, fevkalade, harika.
great büyük, kocaman, iri, cüsseli, azametli; çok, sayıc

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
great agitation
  • [N] heyhey
Great Bear
  • [NPR] Büyükayı (astr.), Büyükayı takımyıldızı (astr.), arabacı: Arabacı takımyıldızı (astr.)
Great Britain
  • [NPR] Britanya: Büyük Britanya, İngiltere, İngiltere, İskoçya, Gal
Great Charter
  • [N] Magna Karta, ferman: büyük ferman {İng.}
be great chums
  • [V] ahbap olmak, yakın arkadaş olmak
be a great contrast to
  • [V] taban tabana zıt olmak, tam tersi olmak
Great Dane
  • [NPR] Danua
a great deal
  • [A] bir hayli, oldukça çok
  • [ADV] çok daha
a great deal of
  • [ADV] epey
with great difficulty
  • [ADV] güç belâ
make a great display
  • [V] gösteriş yapmak, hava atmak
the great divide
  • [N] ölüm
great eater
  • [A] boğazlı
make a great fuss
  • [V] kıyameti koparmak
great! {greıt}
  • [INTRJ] harika!
great- {greıt}
  • [PREF] büyük
that's great!
  • [INTRJ] harika!
the great
  • [N] seçkinler, ileri gelenler
great-grandchild {,greıt'græntʃaıld}
  • [N] torun çocuğu
great-granddoughter
  • [N] torun kızı

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
great grandmother
1. a mother of your grandparent.
2. a mother of your grandparent.
great wall
1. a fortification 1,500 miles long built across northern China in the 3rd century BC; is 1,500 miles long and averages 6 meters in width.