Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
heavy-hearted {,hevı'hɑ:rtıd}
  • [A] kederli, üzgün, umutsuz, karamsar
heavy-hearted s. üzgün, kederli.
heavy-hearted heav.y-heart.ed Sıfat * üzgün, kederli.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
big-hearted {,bıg'hɑ:rtıd}
  • [A] eli açık, iyi kâlpli, iyiliksever, cömert, yüce gönüllü, iyi yürekli
black-hearted {'blæk,hɑ:rtıd}
  • [A] kötü kalpli
broken-hearted {,brəʋkən'hɑ:rtıd}
  • [A] kederli
heavy chemicals
  • [N] ağır kimyasal maddeler
chicken-hearted {'tʃıkən,hɑ:rtıd}
  • [A] korkak, ödlek, tavşan yürekli
heavy drinker
  • [N] içkici
false-hearted {fɔ:ls'hɑ:rtıd}
  • [A] hain, sadakâtsiz
good-hearted Dinle! {,gʋd'hɑ:rtıd}
  • [A] iyi kâlpli
great-hearted {,greıt'hɑ:rtıd}
  • [A] yüce, iyi kâlpli, cesur, yürekli
hard-hearted Dinle! {,hɑ:rd'hɑ:rtıd}
  • [A] katı yürekli, taş kalpli, duyarsız, duygusuz, vicdansız, acımasız
with a heavy heart
  • [ADV] binbir güçlükle, zor belâ
-hearted
  • [SUFF] kalpli, yürekli
heavy Dinle! {'hevı}
  • [A] ağır, baskın, şiddetli, fırtınalı, aşırı, önemli, çok, sert, baygın, üzücü, bozuk, kaba, hamile
  • [ADV] ağır şekilde, şiddetle, çok
  • [N] başrol oyuncusu {dram}, kötü adam rolü, ağır siklet, fedai, zalim, ağır top
hang heavy
  • [V] ağır geçmek
lie heavy on smb.
  • [V] yüklenmek, ağırlık vermek
heavy concrete
  • [N] yoğun beton
heavy current
  • [N] yüksek gerilim, kuvvetli akım
heavy drinking
  • [N] içki alışkanlığı
heavy-duty Dinle! {,hevı'du:tı}
  • [A] dayanıklı, uzun ömürlü, ağır hizmet, ağır vergili
heavy-fisted
  • [A] eli ağır

Türkçe » İngilizce İlişkili Sonuçlar Yukarı
heavy metal
  • [N] heavy metal
good-hearted
1. generously responsive; "good-hearted but inept efforts to help"; "take a kindly interest"; "a kindly gentleman"; "an openhearted gift to charity".