Sonuçlar

İngilizce » Türkçe Yukarı
kick Dinle! {kık}
  • [N] tekme, tepme, geri tepme, enerji, heyecan, zevk, sertlik, karşı gelme, yakınma
  • [V] tekmelemek, tekme atmak, tepmek, çitme atmak, tepinmek, teklemek, geri tepmek, yakınmak, sızlanmak, bırakmak, vazgeçmek
kick f. tekmelemek, tekme atmak, tekme vurmak, çifte atmak; tepmek {tüfek}, seğirdim yapmak; {A.B.D.}, k.dili karşı durmak, yakınmak; tekmeleyerek kovmak. kick a goal topa vurup gol atmak. kick against the pricks kendi zararına olarak karşı gelmek. kick around {A.B.D.}, k.dili kötüye kullanmak, suiistimal etmek; ihmal etmek; diyar diyar dolaşmak; düşünup taşınmak. kick at tekme vurmak. kick back geriye tepmek {tüfek}; {A.B.D.},{ argo} rüşvet vermek, rüşvet olarak pay vermek. kick off Amerikan futbolunda topu tekmeleyerek oyuna başlamak; {A.B.D.}, {argo} ölmek. kick the bucket {argo} nalları dikmek, ölmek. kick the habit{ A.B.D.},{ argo} uyuşturucu madde tiryakiliğinden vazgeçmek. kick up {A.B.D.}, {argo} kışkırtmak. kick up ones heels kendini zevke vermek, eğlenceye dalmak. kick up a row {argo} kavga çıkarmak.
kick i. tekme;{A.B.D.}, k.dili karşı gelme, yakınma, şikayet;{A.B.D.}, {argo} kuvvet, sertlik {içki}, kamçılama etkisi {uyuşturucu madde}; {A.B.D.}, {argo} heyecan, zevk; {A.B.D.},{argo} kuvvet, enerji çeviklik, şevk; {A.B.D.},{ argo} merak, heves; seğirdim, tüfeğin geri tepmesi; topa vurma. free kick frikik, serbest vuruş. get a kick out of zevk almak. It gives me a kick Hoşuma gidiyor.
kick f.
1. tekmelemek, tekme atmak; çifte atmak.
2. {silah} geri tepmek, seğirdim yapmak.
3. k. dili karşı durmak.
4. tekmeleyerek kovmak.
kick i.
1. tekme.
2. k. dili karşı gelme.
3. argo {içkide} kuvvet, sertlik; {uyuşturucu maddenin} kamçılama etkisi: This drink´s got a kick to it. Bu içki bayağı sert.
4. argo heyecan, zevk, keyif: That´s a real kick! Büyük bir zevk o!
5. argo kuvvet, enerji, çeviklik, şevk.
6. argo merak, heves.
7. geri tepme, seğirdim.
8. topa vurma.

İngilizce » Türkçe İlişkili Sonuçlar Yukarı
kick the bucket
  • [ID] nalları dikmek, ölmek
corner kick
  • [N] köşe atışı, korner
drop kick {'drɒp,kık}
  • [N] top sektikten sonra yapılan vuruş
free kick
  • [N] frikik (spor.), serbest vuruş
frog kick
  • [N] kurbağalama
kick one's heels
  • [ID] ağaç olmak, sabırsız: sabırsızca beklemek, sabırsızlanmak, bekletilmek
kick up one's heels
  • [ID] canlanmak, neşelenmek
give a kick
  • [V] atmak, tekme atmak, tekmelemek
kick about
  • [V] sağa sola atmak {top}
kick and stamp
  • [V] tepinmek
kick back {'kık,bæk}
  • [V] geri tepmek
kick (horse) {kık}
  • [N] çifte
kick in
  • [V] tekme atmak, bağışlamak, bağışta bulunmak
kick off
  • [V] başlama vuruşu yapmak, oyunu başlatmak, başlamak, girişmek, nalları dikmek
kick out
  • [V] kırmızı kart göstermek, kovmak
kick-starter Dinle! {'kık,stɑ:rtər}
  • [N] marş, motosiklet motoru
kick up
  • [V] toz kaldırmak, mesele çıkarmak, ortalığı karıştırmak
kick-up {'kık,ʌp}
  • [N] gürültü, kavga
kick with both hind feet (horse)
  • [N] çifte
kick down the ladder
  • [V] merdiven: merdivenden düşmek